6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2231
Okunma
Ey güneş gözlü sevgili, bir nazar kıl fedâyım ben,
Revâ görme cevrini ki; nazar- gâh-ı Hudâ’yım ben.
Sen gönlümün bahçesinde açan nazlı gülnihalsin,
Râyihâna meftûn olmuş bir bülbül-i şeydâyım ben.
Aman vermez aşk çölünde gece gündüz mecnûn gibi,
Sılasına yol arayan bir derbeder cüdâyım ben.
Hüsn-i’ne tutkun aşk ile sızlanır tüm hücrelerim,
Duyuramam yüreğine; bir dermansız sedâyım ben.
Hayâlin cemre misâli ateşe verir kanımı,
İhtiyâr’ım gider elden; bir kalb-i süveydâyım ben.
Yele verdim saçlarımı; ellerinle tara diye,
Yüzünü çevirip geçtin, şimdi şeb-i yeldâyım ben.
Sen gidersin; kopup gider yüreğimin bir yanı,
Visâlinde bâde’m firak, firâkında dâr’dayım ben.
Cânânım, yetmez mi cefân ki; usandım öz canımdan,
Mâşukundan aşk dilenen bir nasipsiz gedâyım ben.
Eğer her dem naz ederek kaçacaksan benden böyle,
Sensiz her nefes ölümdür, ecelim ol tadayım ben.
Sitemkârsam hoş gör beni; akla ziyân bir haldeyim,
Ömrümün erguvânında bir hüzünlü vedâyım ben.
Kapıldım rûzigârına yüzünü çevirip geçme,
Zindanında seni düşler bir yusuf’ça sevdâyım ben…
Cevr: eziyet, cefâ
Gülnihal: gülfidanı, taze filiz.
Râyihâ: hoş koku.
Bülbül-i şeydâ: aşktan divâne olmuş bülbül.
Cüdâ: yitik, ayrı düşmüş.
Hüsn: güzellik, iyilik.
Şeb-i Yeldâ: uzun (kasvetli)gece.
İhtiyâr: irâde.
Süveydâ: kalpteki gizli (arzu) günah.
Gedâ: dilenci, muhtaç, yoksul.
Visal: buluşma, kavuşma.
Firak: ayrılış, gidiş.
Dâr: darağacı (ölüm)