Beni Yitirdin Nasıl Olsa...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Edebiyat Defteri yazarlarından Herzem Ronivan’ın evinden geliyorum. Metin Akdeniz, "dikkat et" diyor hep telefonu kapatırken. "Olur" diyorum. "Dikkat ediyorum, yaşamayı bir kenara bırakıp!" ...
Urfa’dan geçiyorum. Mersin’e atıyorum kendimi. Geceleri Urfa’dan geçmeyi sevmiyorum. Şehir hep büyüyor. Her yer apartuman! Heqim Dede Mahlesinde Abdullah’ın kuşlarını son kez öpemiyorum. Mersin, palmiye ağaçlarıyla ve serbest bölge’nin tozlarıyla hep karpuz satan bir Tarsus’lunun at arabası oluyor, kirpiklerimde... Kimin cümleleriyle hayata baksam yolumu kaybediyorum. Anlıyorum, yolu biliyorum demek küfürmüş.Kimseye nasihat etmiyorum artık!
Urfa’dan geçiyorum şimdi
Kolların oluyor Karaköprü Saçların akıyor Sigorta mahlesine doğru Bir kadın belini tutuyor hep Kapısını süpürüyor Yüzüm şimdi: Hakkari Gerilla mezarlarına uğrayarak döndüğüm evimde Annem seni soruyor: Şemdinli’de ters lale olduğunu söylüyorum Bir zikr halkasında adınla düşüyorum virde Bu, dinimizde yok diyorlar Öyleyse bana bir din indirin diyorum Evime dönüyorum Yaşım yirmi dokuz’ki bu yaşta en çok omuzlarımla yaşıyorum sonra anlıyorum aramızdaki farkı onlarla Meğer onlar yüzümde hayata bakmışlar Ben ise hayatla bakmışım yüzlerine Onlar hayatı tanımıyor Ben ise gözüm kapalı dolaşıyorum şehirleri BenuSen mahallesinde uçurulan kuşların kanadıyla öpüyorum gözlerinden Yaşadıkça oğulların büyüyor sen güzelleşiyorsun Ben gidiyorum "Yörüğüz biz" diyen babam "ne kadar çok dolaşıyor bu çocuk" diyor "Dünyamız yanıyor" diyorum Kalbimde bir vatan gibi beni çağıran sen, ah! Saçların ki kalbimin son tesellisi Ellerinde süte batırılmış yılan derileri “Gögsümde südüm de kalmadı “diyorsun Kalbine bırakıyorum dudaklarımı Kuruyan bir nehir ıslıklarıma kapanıyor "Özlüyorum" diyorum Ama hangimiz geri dönebilir? Sol göğsümü tutarak ağlıyorum hep Bilmiyorsun Kıztaşı’ndan Aksaray’a bir bavul taşıyorum hep Vatan’dan evime giden otobüsler geçiyor El sallıyorum Şehir hangimizi yuttu, bilmiyorum. Hangimizin balkonunda fesleğenler? Mülteciler rengimizi soruyor "Sizin yüzünüz siy’ah bizim ise kalbimz" diyorum! Anlıyorum aramızda ulu sal bir sınır Üzerinde hep karşımıza geçtiğimiz Herkes köprü kuralım diyor Köprüden yana değilim Yüzerek geçmekten yanayım ayrılığı Dokunarak sevmekten ki dokunmak yorumlamaktır! Sen ki başımı bir kere okşamadın Oradan tanıyorum ben seni Fırat ve Dicleden ne öğrendiysem Silifke’de bir hüzünlü teke patikasından falezlere eğiliyorum İçim tuz ve kaya! “Allah’ım yolu bilmek küfürmüş” diyorum Benim kadehimdeki iyilik senin kadehine zehir oluyor Elindeki yılanlara bakıyorum "Neden" diyorum Saçlarını bırakıyorsun ellerime Kapını kapatıyorsun Onlar bir günahla ayrıldığımızı bilmiyorlar. Herkes elinden çıkınca takva kesiliyor. Herkes sahipken örtü kaybedince itirafçı oluyor! Anlıyorum cehennemden önce biz koşuyoruz cehenneme "Hayatı kimler anladı" diyorsun, alaylı Evsiz şarapçılar anladı belki de diyorum, ciddiyim! Bilmiyorsun -5 derecede kaynıyor kalbim! Yaz gelmesin diye dua ediyorum! Vermediğin ellerini çekip benden Olmayan varlığınla küsüp giderken… Sana göre nasıl da haklısın? Şimdi bakıyorum da arkandan Dün yanımdan beni severken Bugün üzerimden gidiyorsun Hayır kardeşim! Aşağılık olan ben değilim Kuşatılmıştık. O yüzden kardeşlik içimize patladı Beni değil zalimleri düşün İndir ellerini Kaldır yüzümü Beni yitirdin nasıl olsa… 31.ocak.2013 03:41 Ş.Urfa- Sigorta Kayıpkentli |
görmesin kimse yüreğindeki eziği...
yaşamak...
sırtlanın ağzında jilet kesiği
devlet...
boş zamanlara düşen bir intihar meseli...
cennete düşen yılana sarılmasın...
ömrüne bereket kayıpkentli...