Bir sabah kıştan çıktım Hava ılık mı serin mi belli değil Toprakta türlü çeşit börtü böcek Çimenler çiyden tütsülenmiş gibi buğulu Dağların aksisedaları Denizin dalgaları Köy türküleri Bir başka vuruyor kulağa Meram bağları inadına celalleniyor Gökler gıpgri, yaprak yemyeşilken Yıldızlar inadına düşer geceye Bu nasıl bir bahar
Bi saniye bana söz ver Bu tabiatın doğuşundadır doğanın sana verdiği torpil Sen ki ellerinde dufy’nin renkleri, en bereketlisisin mevsimlerin Delişmenliğin ılık bir gülüşle ısıtır sabahları Bülbüller öttüğü vakit, peri kızı gibi dikleşir güller Boz kırlar utrillo’nun ellerinden çıkmış gibi Ne yana baksan bir uçarılık var yaşam sahasında İnanmak mümkün her aşkın bağrında bir bahar gizlendiğine
Sen bana inan son fakir yatır Ruhum bahara inat kin güdüyor renklere Biliyorum çünkü Giydirecek dufy’nin renkleri ile çıplak ağaçları Kaçsamda Mısır perçemleri sürülür yüzüme güneşle Sonra yıkanır aşk düşlerimin ırmağında Sitemi ıslatırken gönül bağımı Derine dalar Küçük bir kız Bu şimdilik şurada dursun Anlatırım onu da yeri gelince
Evet Oydu, beni bir kuraklığın ortasında terk eden Teessüf ediyorum bahar sana Bir buselik mutluluğun nemini yeni kuruttu çöl rüzgârları Daha kefareti ödenmedi sevinçlerin Lütfen, söylettirme beni Söyleyeceğim anasını satayım Çıplaktım bende hayat başlarken Sonra, sonra, dolandım örümcek ağı gibi çuhama Başka renk yokmuş gibi Gecenin rengi gibi Hiç geçmedi modası dolandığım çuhanın Anlata bildim mi? Tut ki kökü ölmüş bir ağacın dul kalmış renklerin yetim kızı gibiydim Hadi usulca sokul koynuma Haydi, yeşertebildiğin kadar yeşert beni
Evet bahar Ancak bir kısmı bu hikâyenin İyisi mi, hiç eşeleme beni Neden sevmeyişimi anladın Özür dilemek değil, ”affet beni” Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar Bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!
Bir yanım diyor bir yanıma Çıldıran sedanın çiğliğini tıka kalbine, sevgiyle mühürle ağzını Bütün yıldızlar söndürsün ışıklarını Cemre düşmeden çorağa Diyorum ki vurup çıkayım yıldızlardan yukarı Bir deli rüzgâr çıksa; alıp götürse En mahrem hatalarımı en mahçup günahlarımı Nereye savurursa savursun yetimliğimi Dönüp bakmam aşağı
Zırvalamak aklın ürünü değil Boşa tüketir nefesini Yazıktır! Der gibi Ruhumun ikizler yine çekiştiriyorlar kollarımdan İçimdeki uçurtmanın ipini çekercesine Çok canım acıdı Nerem koptu? Biri, "daha ne gördün ki" diyor Efkârlanıyor öteki Kuşkulanmıştım ilkin Kim bilir kaç kez cendereye yakalandım, kendimden kaçarken Ben ilkbahar firakında soludum ateşi soluğunda Sende fark ettin! Nicedir yüreğim afrika geceleri gibi
Arkaya bakmadan yaşanan bir hayata laf etmem Cilasıyla, belasıyla Övünmedim hiç, onlarla dövünmedim de hiç Ne hatırdan hiç çıkmayan yüzlerin arasında olmayı Ne de leyla gibi tarihe geçmek istedim Çocukluğumu sol mememin altında tek nüsha bir yasak türkü gibi taşıdım Dur bir mola ver diyemedim zamana bir türlü
Ey hüzün bir sen kaldın beni terk etmeyen Batan gemilerin kaptanları gibi Öylesine gerçek ki var olduğun Seni yelkenime rüzgâr yaptım Nasıl başım döner nasıl mest olurum bilsen Sızarım üstüme gece çökünce Sanırsın ki bir fıçı şarap içmiş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Gök gibi gürlemeye alışkın buhran şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gök gibi gürlemeye alışkın buhran şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.