EBEDİ SURET
Kimin için bu boşvermişlik, adresi belli mi?
Dolamışsın diline, bir mukadderat sitemi. Eften mahnalarla yer arıyorsun kaçmaya, Birkaç türküye tutunup, kapanmışsın Dünyaya. Bu perişan terakkiye, merdivenler dirensin, Nasıl da kıydın gözlerine, kör bir dehrizdesin. Yarınsız, duraksız, imansız bir düzenek, Vurulsa iki kaşın arasından, serilse felek. * Kuruttuğun gelincik soylu, unuttuğun ülkü, Seni senden kurtaramadı, yandı malı mülkü. Serde buhran,sinede bühtan,konuşsam nafile. Lakin ,susarak düze çıkılmaz bu sefillikle. Ah atamadığın o kibir , o alev yumağı, İkimizi de yaktı, kül etti iblisin tuzağı * Kapatırken günahları bir ilahi terakki, Suçluları tevkif eder, edep örtülü mevki. Bu muhite yansıyan, Zişan’ın ebedi sureti, Perde perde iner de, bertaraf eder illeti. Secdenin nuru deniyor ya, ne emelbarimiş, Gördüm, her seferinde zırhlı bir alem beklermiş. * Peygamber sinesi! Uyansana! güller,laleler, Vahdet ateşi yakmasa, tutuşmazdı gönüller. Ağlamak da var ya, tefekkürüm kor eteğinde. Her damlayı melekler öper, tevekkül sessizliğinde. * Ey bir hiç uğruna hiç olmaktan yılmayan gönül, Mezarını deşse aşk, düşünmez bozarsın tövbeni. Ne utanmazsın ki, açıyorsun ar peçesini. Kitabelere kazınan sevdamı, şairler ezberlesin, Asra sığmayacak bir ülküye, zaman neylesin. |