SEN VE BENSen ve ben, Ay ve yıldız, güneş gibi nurdanız Günah da biz, sevap da, rengi siyah beyaz biz Sen ve ben, varla yoğuz, bir avuç çamurdanız Dört mevsimli bir dünya, her dem kışa talibiz Sen ve ben; dost ve düşman, deva ile yarayız Kalem, defter, silgiyiz, sürtüşürüz durmadan Sen ve ben; hükümdarız, biz vezirsiz sarayız Sürgün olduk, vurulduk, tahta hiç oturmadan Sen ve ben; ateş ve su, ya da kurumuş yaprak Aşmak istesek dağdan; kimse tutmaz düşeriz Sen ve ben; bülbülle gül, icazet vermiş toprak Dal kurur, yaprak ağlar, bizde yorgun beşeriz Sen ve ben; mutlu, mutsuz ağlayan garip deli Sen uzaksın ben, yakın; kimin umrunda sanki Sen ve ben; bir geçmişi, sattık hem de vadeli Aşk bir hayat, bir ömür başka yol yok inan ki Sen ve ben, gündüz gece gönüllerde tek hece Binlerce cilt yazmışım, okunmadan bilinmez Sen ve ben; zor bilmece, kimse bilemez nece Kalemim aşka yazmış, yazdıklarım silinmez Sen ve ben; aşık maşuk, ya da divane bir çift Sevdik Hak emri diye, söyle bundan kime ne Sen ve ben, çok karmaşık bir o kadarda girift Sevgi Hak, rota Hakk’a, aşk geçince dümene Sen ve ben, siyah, beyaz, mavi, yeşil, kırmızı Gece, sabah, deniz, dağ, damarda ki can suyu Sen ve ben, kalem, kağıt yazılmayan son yazı Dipsiz, derin, karanlık, dalınmaz ki kör kuyu Sen ve ben, dağla yamaç, ayrılık mı imkânsız Rengârenk, desen desen misk-i amber gibiyiz Sen ve ben, aşk ve yürek, olamadık mekansız Ben gülün, sen dikenin; müstakbel sahibiyiz! Sen ve ben, ilk ile son, yolcuyuz hanımız yok Gitmek zor, kalmak azap, beklemek bilinmezi Sen ve ben, dalga ve sal, yazık limanımız yok Kazdık hem de çok derin, kaderden silinmezi Sen ve ben, şehir ve köy; gurbet ya da sılayız Hasret denizde girdap, kayboluruz dönerken Sen ve ben, durmuş saat, yönü yok pusulayız Yola revan olmuşuz, yorgun közler sönerken
|