Sessizliğin Bozgunu
Has çocuktu Talat, bahanelerin marabası
Servi boylu, saçları kömür karası Çayır çimene bulanmış yeşil gözleri vardı Bir de zamanın fiyakalı arabası Gelir geçerdi de boşa geçmezdi hiç Bir bakışa sığdırdığı tonlarca sözü Duyup da, işitmemek marifetti Aptala yatmak güç ama iyi işdi Sokak sonbaharda nemlenirdi Aşk uğrar dallarına, gazellenirdi Talat; masum yürek, savrulur durur da Dört dolanıp, bir dile gelemezdi Şimdi, asırlar geçmiş sanki üzerinden Gecenin bir vakti akla düşen… Kim bilir nerede, sessizliğin bozgunu Yıllar sonra şiirimdesin, ihtimal olur muydu? Devrim Tülay 10 Ocak 2013 |
izi kalıyor her yaşanan anın
...
harikasınız...
duygulandım...