KÜFÜR ÖĞÜTÜYOR DİLİM ( ACI YÜZÜNDEN )
acı ve ben iki kardeş gibiyiz
yaşamı bölüşmüş, ruhuma katık olup bir ur gibi dolanmışsın. bütün güzel günlerime mani olmak için, her sabah gün torbasından bana bahar müjde lense onun sayesinde dilimlenmiş öfkelerden hücuma geçmiş sancılar fışkırıyor yeniden. hiç istemediğim bir ağızla isyan kusuyorum hayata, küfür öğütüyor dilim aşınmış yaralar yüzünden. Ey! acı sana hüküm giydirmek bu kadar mı zor ? savunduğum, yapmaya çalıştığım tezler bile tezatta düşmüş. kanıt mı istiyorsun benden neredeyse sürüklenip gittiğim geçirdiğim onca sene senin izlerini taşıyorum aynalara, sen kendi değerini bile anlamsız kılacak kadar kötüsün ve bütün kuralları çiğneyecek kadar bencil. öldürdün köylü saf temiz duruşumu zehirledin gençliğimi nefsin ipine çekerek geceleri ağlama nöbetlerine tutup beni her türlü mahcubiyetin içine gömdün hayat ağacından koparmak için. bütün bilgeliğim acizliğine köle olmuş korku dolu yüzüne bakarken aksak ve kırık beklentiler beynimde kopardığı fırtınalarla hak etmediğim ölümü fısıldıyor bu kavgadan kaçıp kurtulmam için, sözlerim tükenmeden hesabım kapanmayacak. Toprağı öpeceğim gün ağzım kan kusacağını bilse dahi o taviz vermez gururum çehremi sana karşı daima dik tutacak bakışlarla süsleyecek kendini. fazla heveslenme acı bir gün benimde sıram gelir gelip geçerim bu dünyadan. unutma ki; seninle dolup taşmış ruhum sana asla pazar olmadı. satılacak nefes değil benim çektiğim ayrılıklar, hasret benim şair gönlümün en mukaddes ilacıdır. dibine kadar dalsam da senin kabına özür dileyecek hiç bir kabahat işlemeden meşru haklarımı duadan yana geçirip Tanrıya her gece tertemiz duygularımla dökülüp yalvaracağım. nefretim yoksul kalışına takılıp yemin içmesin diye. hoşçakal Ey acı. başını önüne eğ ve çekilip git huzurumdan. |