VEDA
Bu vedayı ,teheccüdden hemen sonra yazdım sana.
Kor dağlar,ulu çınarların gövdesine çekildi. Truvalılar, tahta ata, bir kez daha yenildi. Ve sen Ali Osman… Yağmalanmış bir Bağdat, Bab-ı Ali’de isyan, Bitmeyen bir dünya tesbihi… Ben değildim arkadan ağlayan…. Unuttun mu yoksa... Sendin, beni karanlığına esir alan, Yine sen oldun, esir pazarına satan…. Ayırdı bizi , elindeki cam ı sahba, Gece,rujlu dudaklarda heba. Verdiğin sözler, senin kadar yalan, Kahrolası sevda, gözyaşımda ziyan. Neyleyim… Neyleyim yakılacak gemi de kalmadı limanımda. Çözdüm saçlarımın bağını… Vivaldi, viski kokan nefesinde kaldı. Itri, bir terennüm sarmış yarama; Yakılası şehir bihaber, Yakılası şehir, benden beter… Ah Ali Osman, Bu vedayı, teheccüdden hemen sonra yazdım inan. Yalvaran zikirlerle dövdüm sinemi, Bu gece,Yakub’a verdim gözlerimi. Sana biriktirdiğim çiğdemler, Başka bir gecenin koynunda, Başka bir maşuka ertelendi…. Ve ansızın aydınlandı metrukiyetim Nihavent mucizeler gibi, Yakmaz oldu meczubiyetim. Bir yanımda Hz Ayşe, Bir yanımda yaşanmamış şiirler… İşaret parmağımı kaldırdım semaya, Nurani bir tebessümle irkildi akıl; Akıl, sana engizisyon, Bana, birkaç yıldan hasıl… Birazdan, son noktasını koyar zaman… Beyaz bir zambağı kucaklar yalnızlığım. Saklanırım hayattan, Belki de demlenir , aşk sandığım. Gidiyorum Ali Osman… Gidiyorum.... Bendim meyhane kapısında vurulan... Benim kanımdı,can testisinden sızan… Sana döneceğim yolları, haramiler sardı. Yine de, sana bıraktım yüreğimin yarısını; Bir de derinden bir Yasin fısıltısı.. Önce Yaradan, sonra menekşeler şahit gözyaşlarıma. Sevdam,yarım asır ötede kaldı. Sarıl haramzadene ey pişmanlığım! Bundan sonrası, bir avuç kül. Diz kırıp otur seccadene… Her secde, deste deste gül, Her secde, alnımda tevekkül. |
'''kalemine ve yüreğine sağlık....'''
çok anlamlı mısralardı...
sevgi ile kalın....