seni sevmek...kömür tozu soluduğum gecelerinde öfkemi çarpıyorum yamaçlarına zifiri lanetler okuyorum şimdi o amansız şehrin gri ve puslu akşamlarına şimşekler çakıyor karanlıklar yağıyor parkama çığlık çığlığa kuş kanadı yüreğim çırpınıyor semalarında hasretimi salıyorum köşe başlarına çıkmaz sokaklarını dolaşıyorum çaresizliğin kaçak bir tütünün ateşinde ciğerlerimi kör edercesine deliriyor kızgın bir nefes çekiyorum zehrini içime f tipi tutsaklığımdan aşırıp müebbetini tecrit ediyorum sesini hıncımı vuruyorum suskun meydanlara boşluğa salıyorum nefesini belli belirsiz bir coğrafyanın yitik sınırlarında deli taylar koşturuyorum kahırlar atlasında kör bir karanlığa yürüyüp mayınlar patlatıyorum damarlarımın kışlalarında ve… bir kere daha bin kere daha kızıla kesiyor bileniyorum ördüğü kozasını parçalıyor bir deli arzu boynumdaki urgana direniyorum çekiliyorum darağacına elimde musa dan kalma bir asa kazınıyor metastaslı hücrelerime senden kalan ne varsa ey acılarımın dervişi ey tükenmişliğimin perisi dağlanıyorum kızgın bir ateşte çarmıha geriliyor bir koca beden gel al kendini sensin buna neden çıplak bir şafak beliriyor yırtılıyor kör karanlıklar çocuklar sulara işiyor yeniden uyanıyor sokaklar seni sevmek kalın çizgiler çizmektir kızgın dalgaların satır aralarına seni sevmek dipsiz bir kuyuda oksijendir nefes nefes en mefta zamanlarda seni sevmek yağmur sonrası bir ilkbahar sabahında buram buram toprak kokusudur bir çınarın gölgesine pusmak bandırmaktır ekmeğini gökyüzüne çocuksu sevdalarda yaşamı sınamaktır ölümüne biraz ağlamaktır biraz da anlamak seni sevmek toprağı sıyrılmış dağlardır derisi yüzülmüş nesimi serez de ipe çekilmiş bedrettin dir pir sultan dır karacoğlan dır seni sevmek bende sen sende bendir moskova’ da nazım şarkışla’ da veysel dir barikatları yarıp bentleri yıkmaktır ilmiği boynuna takıp postalına yapışan iskemleye tekme atmaktır seni sevmek üç fidan olup toprağın bağrına yatmaktır. bir bulutun seyrinde halay çekmektir gökyüzüne yeter artık demektir alışkanlıkların çaresizliğine seni sevmek aşktır seni sevmek devrimdir çöreklenmiş yılgılara inat tükeniyorum dediğinde çoğalmaktır yeni doğumlara yaşamla ölüm sınırında bağlama çalmaktır dağlara korkmadan boş bir tutanağa imza atmaktır fırtınalara omuz çakmaktır kuduran sele çelme takmaktır seni sevmek kuşluk vakti tutsak bir ceylanı dağlara salmaktır işte bu yüzden bu yüzdendir ki ayrık otlarının kıskacında çizilen ve kanayan yanlarınla acıların sarmalandığı bir çoraklıkta dağ dağ büyüdüğünü sakın ama sakın unutma şiire ses olan değerli dostum Ebru Nil US’a saygı ve sevgimle. HASAN POLAT |
ve…
bir kere daha
bin kere daha
kızıla kesiyor bileniyorum
ördüğü kozasını parçalıyor bir deli arzu
boynumdaki urgana direniyorum
merhaba güzel dost tebrikler
Ebru hanım da çok güzel ses olmuş yürek sesinize
patlamış mayınlar yine yüreğinizde
acılardan kurtulsun artık bu dünya
yoksa ezileceğiz altında
aşkla kal usta