hiçbir yere sığdıramadım ki..yüreğinde eskimeyen.. biraz sana.. birazda kendisine benzeyen adam sana koştum ki konuşma eylemi daha sonra gelecekti.. b/aktım sana.. yüreğinde görünmez bir güç.. saçlarının her bir telinin arasından bana bakıyordu.. avuç içlerime düşerken sen bir tutam.. bazen sarıya çalıyor/sonra korkuyor ve kaçıyordu kızıla.. sen gibi/tenin gibi değil mi?.. sende var olan/ seninle hep olan/ sana ait olan gibi.. farkındayım.. sana dair.. sana ait her şey.. bana ait gibi.. seninleyim.. seninle gibiyim ki benzerlikler ortak paydalarda buluşturur fizik yasasıdır.. işte bu yüzden avuç içlerimi öptüm ve parmak uçlarımı ve sonra soluğumu/soluğun gibi.. (bunu şimdi yazdım) her anım seninle.. şimdi yeniden doğmuş gibiyim kabul.. kokuyorsun.. nergis kokusu sinmiş dağlarına bir de portakal kokusu yamaçlarında ki kokladım ve ısırdım acıttım mı? çokça benziyordun çünkü… düş/tüğünde yerden alıp.. gömleğimin/sol göğsümün ucuyla sildiğim/ sindiğim renklere ki kokarsın bilirim.. yalnız derin uykularda rastladığımda sana gerçekten/gerçektin.. yatağının gölgesi olur/sığar yanına/yarına uyurdum.. tek vücut bir beden olmuşken.. uyandırmak bana kalırdı affet ne olur ki.. Sahi bir farkı da yok değil mi? gözlerim açık sadece.. eşeliyorum toprağı.. önüme b/akıyorum şu boşluğa/karanlığa.. maviden derin bir atlasın izlerine.. önüme b/akıyorum gözlerim o kadar açık ki içine düşer gibi/düşün içine gibi ki tenine süründü bilmem fark ettin mi? boynunu altına/ ellerine/ bacağına dokundu.. kolunun altına.. dirseğine ve oradaki beyazlığa .. sırtındaki beni teğet geçip yüzüne çarptı.. çarptı işte yüzüne.. hiçbir yere sığdıramadım ki.. ne diyebilirim ki.. (…) |