sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın çatlayan dudaklara
dokunan parmak uçları bilir. yarılır deniz ve kırılır lut. (...) yazılmamış bir şiirin son mısrası gözlerin ki yokluğunda yaşanmamış bir zamana gözperdelerimi açıyorum. dünyamsın benim, serserim, düzenim bu yüzden bedenim göğe çevrili parmak uçlarım denizde -sırılsıklam- sende yaşıyorum/ soluğumsun benim AKciğerlerimde hapsettiğim. üşümüşüm tenimi teğet geçen kışla değil yürek ürpertisi, yaşanmamış düşle değil. dudaklarımın soğukluğu hep bir kalabalıkta yokluğunun gizini sus(ay)arak goğüs kafesimde tuttuğum. özlemim,hasretim yenilgim. aşkı/nı ver bana üşümeyeyim.. kendi yalanlarımıza inanan çaresiz ruhlarız biz. biz olabilmek adına kaç eşeyli bölünmüşüz her gidende bir parça parçam ki çaresizlikle aşkı yüreğimizde barışık tutmuşuz tutunmuşuz yaşamın korkuluklarında.. ümitle kırgınlıkları dehşetle sevinci harlayınca yüreğimizin odacıklarında felcimizin kaynağı olur kalakalan parmak uçların çaresizliği ki sırılsıklam akarız kaygının ve doyumun bentlerine dolarken az düşleri yaşamın ucundan hayalleri kabulümüzdür.. unutma. biz rengin değil maviden siyaha ara rengin peşindeyiz. o yüzden avuç içlerimiz boya kokar.. gerçek bilinsin istiyoruz doğru,yanlış,çapraz,eğri ya da açığa çıkışı yüreğinin sen bil ki, ben de seveyim. ve doğruluruz her şiirde hasret ve hararetin derin imgesinde. yüreğin burkulması göz dayanıksızlığı aşk azlığı açılır ve kapanmaz tarihin safir yarası ılık ve masum bir süzülüşle geri dön bana pencere pervazlarının tutsaklığından kurtar bebeklerini gözlerimin ki gece; ipek dokusu çözüldüğünde ellerin/ tamamlanmış cennetim benim.. (...) |