YAZMADIĞI ADI İMZASIZ
YAZMADIĞI ADI İMZASIZ
Gece yine yarısını atlatmış, Odasında yorgun bezgin! Kimleri sarıyor gözlerinin bitkinliği! Elinde zaman dair geçmişin izleri, Nasırlar, etraf sessiz! Geceyi yırtan bir çığlık ağustos böceğindeki! Bir sigara yakmış! Volta atıyor… Sabahı karşılamak adına yorgun, Bezgin başı omuzları arasında… Kolları belinde yumruk sıkıyor, Boğazındaki gıcıkla tıksıra tıksıra Atıyor çektiği katranı atıyor hayâsızca… Belki kendini salıyor yalnızlığa! Umutsuz, Yapa yalnız, gölgesini tarıyor gözleri, Attığı her adımda… Ağlamak hissi doğuyor ağlayamıyor! Duyduğu acıyla!... Tıksırıkları bastırıyor kimi zaman Gecenin yalnızlığını! Biran duruyor!.... Karakaşları, kara gözleri, Kirli sakalı sürülüyor! Boş odada oturuyor! Başı omuzları arasında, Uzanıyor kolları Dizlerinin sert yumuşaklığında, Elleri dizlerini buluyor! Saçları uzun, Bezginliğini anımsatırcasına iniyor! Alnından ta dudaklarına! Okuduğu kitaba bakıyor! Anlam çıkartıcasına sadece Kapaktaki başlığa! Başını kaldırıyor! Saçlarını geriye atıp derin bir nefes alıyor!... Yanı başındaki beyaz Teni kadar temiz kâğıda, Ardından alıyor kâğıdın Yanı başındaki kalemi… Anlamsızca karalıyor! Belki yazmaya çalışıyor, Yaşadığı hengâmeli hayatı! Sonra kâğıdı buruşturuyor! Hiddetle bir kenara atıyor!... Yanlış bir şey var yaşamında, Hiç yazamadığı yalnızlığı, Gözlerinden süzülen iki damla yaş anlatıyor!... Belki diyor, Belki de yaşam budur kendince… Bir kâğıt daha çekiyor önüne… Bu sefer kendinden emin yazmaya başlıyor!... Ne yazıyor? Hikâye mi, şiir mi? Mısra sonlarında gülmesi gerekir!.. Neden bu sefer gülmüyor? Demek ki şiir yazmıyor!... Kahramanları düşünmek için başını kaşıması lâzım!... Hayır!... Kâğıdın yarısı doldu!... Bunu da yapmıyor!... Demek ki hikâyede yazmıyor!.... Ve kâğıt bitiyor!... Bulunduğu yerden kalkıyor!... Etrafına boş bomboş odasına kendiyle mi diye etrafını tarıyor!... 0 Masanın üstündeki sigaradan alıyor, Çakmağıyla yakıyor!... Derin bir nefesle Katranı sanki parmak uçlarında hisseder gibi silkeleniyor!... Saat artık nereyse sabahı seslenecek, Ufuktan güneş yerini almak üzere aydan!... Ay susuyor, Şımarıklığı bırakıyor dağların ardına saklanır gibi kaçıyor!... Ne garip!... Bu herif ne düşünüyor hala!... Sabah oldu!... Güneş sırıta sırıta ayı harcadı!... Birden kayboluyor adam!... Adam yerde boylu boyunca sessizce, Biçimsizce yatıyor!.. Dudağının kenarında, Acıdan izler taşıyan bir kızıl kan süzülüyor, Yanağından yerlere akıyor!... Damla damla!... Adam, yazmıştır kâğıda: Ben ölüyorum!... Sözleriyle başlamıştır!.. Anlamsız, anlamı, Tartışmasız devam etmiştir!... Sonunda şöyle yazmıştır: Anlam, Artık benim için anlamsız zamanım geldi, Belki zamansız!... Bitirmiştir yazısını, Sonuna attığı tarih, Saat ve yazmadığı adı imzasız!... erkan ulusoy... A.A.A adlı kitabımdan... 10/02/2009 |