'Seni Seviyorum'
Elimden tuttu...
Boşta kalan elimi sırtına götürdüm... Dokundum inceden... Bir kadının güvende hissetmesi için daha fazlasına ihtiyacı yoktu. Aniden durdu. Yönünü yüzüme döndürdü, sustu... Başını yere gömdü, adımlarını daha da bir sıklıkla atmaya başladı, ayak uydurdum ayaklarına... Bi müddet sonra elinin içinde elimin kaybolduğunu hissettim, sıcaktı elleri üstelik ısıtıyordu üşüyen ellerimi... Denize yakın bir bank’a oturduk, iki demli çay istedik, uzaktan geçen bir vapurun denize yansıyan ışıltılarına takılıp kaldık... İki göz, iki çay, iki aynı yöne bakan, fakat neleri düşündükleri belli olmayan iki kişiydik... Kimbilir belki beni düşünüyor hissiyatı kapladı içimi, içim içimi yedi, soramadım, sustum... Susmamalıyım dedim, konuşmalıyım, ona olan hislerimi anlatmalıyım, içimde kopanlardan, içimi kemiren bu duygularımdan bahsetmeliydim... Bi sigara yaktım, yüzüme baktı, sanki; demin birini söndürdün yeter bu kadar içtiğin, der gibi... Derin bir nefes çektim ciğerlerim dolana dek, Ben diyebildim, gerisi gelmeyen ve tek hamlede söylenen yarım yamalak sözle... Evet sen dedi, bir nefes daha aldım, Bilyormusun ben seninle iken tüm dünyayı unutuyorum, dünyam sanki senmişsin ve yanımdan gidersen dünyam yerle bir oluyor gibi, hisselerim oluyor... Olur ya, gidersen ellerin bir başkasının ellerinde kenetlenir, bir başka sıcaklıklar içinde bulursun kendini, sana ne elimi uzatabiliyorum, ne de duymazlıktan gelebiliyorum, içimde, yani tam şuramda bir ülke var... Mutluluk dilini çözemediğim, ama sen yanımdayken dünyanın tüm dillerinde anlayabildiğim, bir mutluluk... Dinledi pür dikkat, iri gözleri pus tutmuştu, ellerime daha da bir sımsıkı sarıldı, bir sigara yaktı, bir nefes çekti ki, ciğerlerinin parçalanmış halini dumanla birlikte atacak kadar... Ben; diye başladı söze... Ömrümün geçen onca yıllarında hiç mutluluğu ayaklarından, yakalayıp,çözülmez urgan larla bağlamadım, bağlayamadım... Hep uzağıma kaçtı neyi sevsem, neye uzansam, ben isterdim ki hayatımda olacak insan beni kaybetmeyi, gideceğim korkusunu her daim yüreğinin en derininde hissetsin, hissetsin ki kazanmak adına elinden, yüreğinden ne geliyorsa açıkca ortaya koysun, beni haketsin, haketsin ki,verdiklerini benden istesin, ben sevmeyeyim o insanı, o insan kendini bana sevdirsin, sindire sindire içinde yer alayım, alayım ki çıkmam mümkün olmasın, ta ki kara toprağa kadar, ezeli de ebedi de ben olayım, benim olsun... Yüzüme baktı,elimi bıraktı, başını hafifce omuzlarıma yasladı... O an kalbimin atışlarını kulaklarımdan duyabiliyordum, rüzğar saçlarının kokusunu burnumun tamda direğine estiriyordu, derin derin içime çektim, titreyen ellerimle saçlarına dokundum, yağmurda başlamıştı, toprak kokusuyla saçları birleşmiş, belki de koku duyularımın hissettiği, mutluluğu tüm hücrelerimde yaşadığım bu an dı... Yüzünü yüzüme çevirdim, bir çift dipsiz kuyu gibi duran gözlerine kenetlendim, yağmur sesi, korna sesi, gemi sesi, hiç biri bozamazdı bu anımızı... Tüm sesleri sessizliğe boğdum, dilimin ucunda biriktirdim, birazdan kentimin ıssızlığına düşecek sözlerimi, sesime ses kattım, tek bir dilde, tek nefeste, ’Seni Seviyorum’ diyebildim... |