Tanrı'nın lokantası
Hiç kimsenin olmadığı bir gar lokantası
Gecenin on biri ve çevremde umut yüklü insanlar Kimileri hukuk öğrencileri kimileri dinden dönmüş eski imamlar Allah’a şükür ediyorum(c.c)burası senin beni bıraktığın yer Burası bir mezarlık, burası ayrılık, burası Tanrının dahi kendine yakın hissettiği biçare insanlar. Burası Musa’nın dertleştiği yer, burası zulmün sertleştiği yer, burası Ali’nin söyleştiği yer, burası peygamberin eğleştiği yer. Burası yaranın tuzlu tarlası, burası Alice’nin gizli dünyası, burası Neron’un kızıl Roma’sı, burası Kâbe’nin engin ovası. Şimdi, herkesin yüzünde bir morarma, bir mahmurluk, çivileri sökülmüş her an her şeyi yapacak özgürlük kadar büyükler! Onların özelliği, kesmişler kulaklarını sağır eden ozanları, bu ne cesaret! Ben yatağımda koyunları sayarken onlar çitlerideee, onları uyutan ve varsa, eli kanlı katiller! Uslu bir çocuk gibi, sırtımda sopa kırılmış, us’lu bir çocuk gibi, bu ‘aklı’ bana kimler vermiş. Şimdi aya bakan penceremde, bedenim kanlar içinde, ben katilimi sayıklıyorum-katilim, katilim, eli kanlı katilim! Burada,’bir yerden bir yere gidecek’ ama gittiği her yere henüz varmamış, varmaktan da yorulmuş kullarız. Burası ‘Tanrının lokantası’ Tanrıdan korkarız! Yaşlılık bize -hesap lütfen! Dediğinde ne yemişsek a canım avucunuza onu kusarız. Susarız, Çünkü burası yinede gülümseyen insanlarla dolu, Çiçeklere bakmak seni görmek Herkesin bir deste gül olduğu bu büyülü mahmur gar lokantasında. Elveda Önümden akıp giden nehir Elveda susuzluk Elveda… |