ama sen yoksunŞiirin hikayesini görmek için tıklayın galiba yavaş yavaş
ben de alışıyorum oyunun kurallarına… ah bir tanem, nefesin çok olsun bilsen şu an inan kaybettim kendimi sen ki benim canımın deva şerbeti doyasıya içiyorum seni belki haberin yok serinletiyorum yanan şu kalbimi…
devrini beş geçen ibrelerde o nefes
yapmacık ve dil ucu sevdalaradır dağlarımın yankılarından duyulan ses söyle vefasızım, sezdin mi bulutlarımın gölgesi kadife dokunuşlu bir sitemdi sen ki hiç olmanın gerçeklerinde kalbimden cayan bol ayazlı mevsimlerdesin gam yüküme yenisini ekleyen günden güne yabancılaşan buz demeksin yan yana dağlardan başkası kocaman bir hiç bu devranda neyleyim dipsiz kuyularda saklı gizem anladım ki çıra misali yakar çözmeye çalışanı samimiyet arıların ikramı bal kadar tatlı bilirdim meğer nasıl da yanılmışım kendine gel, durduk yere çile neyine gerek diyor içimden yükselen ses nitellik mi, nicellik mi hasletin sonuçta rakamların toprağı yağmurlara hasret yalnızlığım yorgunluğum nafileydi demek bir umuttu bendeki sıcak suya tuz kattım şafak sökerken belki derman verecek algıların ahtapot kollarında vuslat bir tesadüften ibaret çok zaman oldu toy çağlar ile hicrana hayalde vurgun yemiş duygular bundan böyle suskunluğun çöllerinde yanacaklar şimdi nerede bin coşkulara bir sebebim ben zaten işte bu yüzden yabanım küllerim savruluyor her daim maziden biraz da muammayım süleyman misali iki değil benim çözemediğim mert olsan biraz, minareye kılıf hazır bahanelerin yüzeyselliğinde epey zamandır üşüyor şu kalbim 16.11.2012-Ahmet BOZTAŞ |