Bu Akşam...
Bu Akşam…
Rüzgârın dağıttığı simsiyah saçlarına, Sonbaharın kokusu sinmiş yine bu akşam. Yıldızlara bir gül de gitmesin güçlerine, Hepsi bir bir yüzüne inmiş yine bu akşam… Zaman; mağrur sultanı kurumuş dehlizlerin. Nicedir gam çekmekte goncası filizlerin. Öfkesinden kabarıp köpüren denizlerin İsyanı, gözlerinde dinmiş yine bu akşam… Sessizlik tenhalarda büyütürken hasreti, Gözyaşım gözlerime gönlümün ihaneti, Firkât kokan şehirde yalnızlığın sureti Gölgelerin sırtına binmiş yine bu akşam… Virâneler yurdunu adım adım gezerken, Bana deli dediler yaşamaktan bezerken, Dumanlı gözlerimle yüzlerini süzerken, Aynalara duyduğum kinmiş yine bu akşam. Gece ki; siyahını zülfünden almış gibi, Gece ki; bir derûni efkâra dalmış gibi, Yeryüzü yokluğunla yokluğa kalmış gibi, Yalnızlık sığındığım in’miş yine bu akşam… Gölgemin kollarından tutarken kaldırımlar. Her adımı sessizce yutarken kaldırımlar. Çehremi karanlığa atarken kaldırımlar. Beni bana döndüren sen’miş yine bu akşam… YusuF Mescioğlu Beşekimikibinonbir. |