Gül'e Naz...
Gül’e Naz…
Hangi kalp boyun bükse kapısında, kül olur. Ya cân bir aşka düşer ya tomurcuk gül olur… Gönül Sâki elinden içer aşkın meyini. Bir Yâr’e bende olup verir her bir şeyini… Eşiğine bıraktım yüreğimi bas da geç. O billûr gülüşünü gözlerime as da geç… Kapında iki büklüm gedâ’n olmaya geldim. Hiç olmazsa bir kere sedâ’n olmaya geldim. Adımı leblerinden bir kez duysam da yeter. Yüreğim özleminle buhurdan gibi tüter… Acizim, günahkârım, kalmışım bir başıma, Hasretin kan doğruyor bir lokmacık aşıma. Cünûnumu mazur gör, garibim biçareyim. Yapayalnız dolaşan bir mahzun seyyâreyim… Gönlüm şimdi kapında gel çağrını beklerken, Sessizlik saatlere asırları eklerken… Zümrüdüankâ gibi küllerinden doğar aşk. Kâinat sahibinin Gül’lerinden doğar aşk… O aşk ki; dervişlerin en nadide zikridir. Ne beşeri bir sevda ne yalnızlık fikridir. Bekliyorken, içimden çağlayanlar akıyor. Aralanıyor kapı sanki bana bakıyor… Gözlerim yerde benim karşısında dururken, O nurlu aydınlığı yüreğimi vururken… Susuyorum, dilim lâl gözlerim âmâ sanki. Halime tesir eden binlerce hümâ sanki… Kalbim yok gibi artık çıkıyorken yanından, Cân bile görse O’nu geçer kendi cânından… Koca bir ömür geçmiş eşiğinden bihaber, Nice beyhude telaş nice beyhude keder… Yaşamış da yüreğim, dünyasına darılmış. O’nsuz nice suretâ çarelere sarılmış… Şimdi O var ömrümde güneş gibi yüzüyle, Gecesi gecem oldu, gündüzüm gündüzüyle Hemhâl oluyor her dem, O’nsuz tek nefesim yok. Kapısında can vermek, başka da hevesim yok… YusuF Mescioğlu. Dörtkasımikibinonüç. |
Yüreğine kalemine sağlık
Yüreğin susmasın
__________________________________Saygılar