Sona Az KalaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın tuhaf
içimde kadife kutudaki düşler deviniyor...
kalbinin ücra noktasında mandalina kabuğu
sahi; mavi gibi senin de canın yanıyor mu -- ancak temmuz sonu sirayet eder aşk ayrılık; ikizkenar üçgende dik açı diş etlerimi kanatan yalnızlık beni pul pul döken yalınlık sularımıza sövmeyin evet sularımız pis sularımız artık kehanetler âmâ son. kahinler kör damarlarımız çizgi çizgi çizgi beyaz zehir vişne bahçelerimiz ölgün akrep yelkovanı çoktan geçti geçmişte takılı, doğmamış çocuklu üryan akarsu zaman, ebediyen yaşlı gittikçe geriye doğru yaşlanan duygu -- öksürük şurupları kadar kırmızı ve sarhoşum bu gece şimdi başaşşağı tuttuğum şiirsin başaşşağı tutulan şehir aksimi yadırgıyorum enkazın üzerime yıkılıyor tenini kayıp ilanlarında arıyorum tam kafiyeler ciğerimi yakıyor |
Kurgu gayet basarili
Anlik degil, butunluge yayilmis bu ozgunluk;
Şiir = şehir
Ve mudaviminde sagirlasan yansilar;
" enkazin uzerime yikiliyor " , ki şiirin kalbi ayni zamanda ..
Bu gune dek en guzel ve anlamli tariflerden bir tanesiydi, icinin doluluguyla ..
Öyle ki; Bu kisimdan itibaren uzuvlandirilarak bir cok siir yazilabilir de..
Tesekkurler metin!
Lakin acele etme hayata, daha var sona..
Eyvallah ..