ve deklanşörŞiirin hikayesini görmek için tıklayın resim, ressam ve ilhame; lacivertiğnedenlik :)
bi de çağırılmayan yakup.. ikinci el mi? mümkünse onuncu el filan olsun kalbiniz bana gelirken yani çok ama çok sevmiş hatta sevip sevip ayrılmaktan kevgire dönmüş olsun makarna filan süzerim canım sıkıldığında ne yoksa bayandan, az kullanılmış bir kalbiniz mi var olsun, nasıl olsa ben seve seve yıpratırdım yine onu olmadı siz makarna için yeni bir kevgir alırdınız bana burada aşktan daha alakasız olana; insana ivmeli bir geçiş kendi adak ağacını bir başka tanrıya inanıp kesen bir mümin değildim bir çaput bulsam kendime allı pullu bir fistan dikerdim ya da bunca rahibin arasında kendi arzularını körelten bir rahibe olamazdım putlar mı, onlar da hiç olmadı ki olsalardı, çabuk yıkılırdı kelimelerin balyoz olduğu bir dünyada belki de alamut’ta kendi akışkan anlamını başkasının kabında arayan dişi bir fedaiydim lakin sırf haşhaşı seviyorum diye bir gün cennetin anahtarına sahip olabileceğimi hiç mi hiç düşünmedim aynaya bakıyorum, bağırsaklarım çoğu zaman dışarıda ne güzel yapılırdı diyorum bunlardan bi dombra hele gerdanım; van gogh’un “buğday tarlası” ne içirdiniz lan sabah sabah böyle bana her taraf tükürük, salya hepimizin yer yer yalayarak kayganlaştırdığı bir dünyada kararlı ve sağlam adımlar atabilmek düşmeden koşabilmek bir yara izine ve onu okşayan bir çift ele sahip olmak hele hele o yarayı biri hariç herkesten saklamak sonlu bir hayatı sonsuz yalanlarıyla sevmek hatta bir zaman sonra sadece ve sadece bir yalanı sevmek yalan olacağını bile bile sevmek o kadar zordu amaaaaaaaaan bakmayın siz bana çokça anlamsızlaştırırken böyle böyle her şeyi kırmızı elbisem yine üstümdeydi beni üşüten belki sizi terleten size dar gelen ise bana bol gelendi belki de anlamak denen o şey her şeyin tam tersiydi hepimize düşen çok olsak da yarımı sevebilmek çağırılmasak da gelebilmekti jir-mç |