Dargınım Erenköy’e, aksisedasız diye; Zamanın yektasına, Sami Sultan soruldu İhvanda ruhaniyet, sürur edasız diye; Arşın rabıtasına, Sami Sultan soruldu.. . Dereler deryalara, akar iken bulancak Hacegân dergahından, çekti burcuma sancak Kınından çıkartılmış, kılıç gibiydi ancak; Hızır inkıtasına, Sami Sultan soruldu . Kapımın eşiğinde, dolaşırken o melek; Elleriyle giydirdi, bembeyaz temiz yelek Geçilmedik delikten, geçirdi ince elek İmanın ustasına, Sami Sultan soruldu . Kaderİ yazan kalem, surelerimi yazdı Birtek Yoksuldan değil, alemlerden niyazdı Sapıtmış rabıtaya, lutfedilen pay azdı Ademin atasına Sami Sultan soruldu . Et ile kemiktendi, ayaklandı makberim Allahın varlığını, öğretti peygamberim Nar yollarında nurdu, melektendi rehberim Dirase tahtasına, Sami Sultan soruldu
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sami Sultan Soruldu şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sami Sultan Soruldu şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
hocam yüreğine sağlık hacı sami efendiyi gıyaben tanıyorum bu yollrıda iyi bilenlerdenim.Bu mana sultanlarını allah başımızdan eksik etmesin mahşerde şefatı uzmalarından ayırmasın şiirlerini özlettin selamlarımla...
Epeyi oldu yoktunuz gözlerimiz arıyordu üstadım, bu şiiriniz vesilesiyle sizden ve durumunuzdan haberdar olduk çok şükür Allah'a... Ve ilhalsı kaleminizden güzel ve etkili, aynı zamanda sırlı kelamlar okumaktan da mutlu oldum; Rabbim sizden razı olsun... Kalbi selam ve saygılarımla...
. Et ile kemiktendi, ayaklandı makberim Allahın varlığını, öğretti peygamberim Nar yollarında nurdu, melektendi rehberim Dirase tahtasına, Sami Sultan soruldu
Çok anlamlı eserinizi okumak zevkti...değerli kaleminize sağlık ....saygılarımla... (YENİ EVİNİZDE GÜLE GÜLE YAŞAYIN EFENDİM)
Et ile kemiktendi, ayaklandı makberim Allahın varlığını, öğretti peygamberim Nar yollarında nurdu, melektendi rehberim Dirase tahtasına, Sami Sultan soruldu
ders çıkarılacak bir şiir okudum kutlarım anlamlı ve güzel olmuş yüreğiniz var olsun selamlar..............
üstadım hoş sefa geldiniz.Güle güle oturun. sayfanızda oldukça etkili güzel bir manzum eser var. Methiye tarzında vefa dolu anlamlı ahenkli bir şiir. tebrikler.
Bu güzel siire konu olan Zat-i Muhterem ile ilgili bugün yaptigim bir arastirmayi müsadenizle buraya da ilistirmek isterim. Siirlere gelisigüzel yorumlar yapmayarak, icerigiyle ilgili arastirma yapanlarin olmasi ne güzel. Bu vesile ile, benden önce bu eksigi gideren Saban Bey'e tesekkür ederim.
SAMİ RAMAZANOĞLU(K.S)
1892 yılında Adana'da dünyaya geldi. Babası tarihte "Ramazanoğulları" diye bilinen aileden Müctebâ Bey, annesi ise Ümmügülsüm Hanım'dır. Sâmi Efendi'nin büyük ceddi Abdülhâdi Bey'in tesbit ettiği aile şeceresine göre, Ramazanoğulları'nın aslen Türklerin Oğuz boyunun Üçoklar kabilesinden olduğu ve Hz. Hâlid b. Velid (r.a.) nesliyle münasebeti olduğu anlaşılmaktadır.İlk, Orta ve lise tahsilini Adana'da tamamlayan Sami Efendi, yüksek tahsil için İstanbul'a geldi. Darü'l-fünun Mektebi'ne girdi. Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitirdikten sonra askerlik hizmetini yedek subay olarak yine İstanbul'da yaptı.Zâhir ilimlerini devrin ulemâ ve müderrislerinden tamamlayan Sâmi Efendi için sıra mânevî ilimlere ve batın imârına gelmişti. Fıtrat-ı necibesinin şiddetli meyli sebebiyle tasavvuf yoluna süluk etti. Devrin meşhur Nakşi tekkesi Gümüşhaneli Dergâhı'nda hir müddet erbaîn ve riyâzatla meşgul olduktan sonra arkadaşı eski Beşiktaş Müftüsü Fuad Efendi'nin babası Rüşdü Efendi'nin delâletiyle Kelamî Dergâhı şeyhi ve Meclis-i meşâyih reisi Erbilli Es'ad Efendi'ye intisâb etti. Kısa zamanda kesb-i kemâlât eyleyip seyr-u sülukunu ikmâlden sonra hilâfetle irşada mezun kılındı. Bir müddet daha mürşidinin yanında kaldı ve bilâhare memleketi Adana'ya irşâda vazifeli olarak gönderildi.
Mahmud Sâmi Efendi, tekkelerin kapatılmasından sonra memleketi Adana'da bir yandan Cami-i Kebir'de vaaz ve hususî sohbetleriyle irşâd hizmetini yürütürken bir yandan da maişetini temin için bir kereste ticarethanesinin muhasebesini tutuyordu. O, babasından ve ailesinden kendisine intikal eden büyük serveti almamış ve "Hiçhir kimse kendi kazancından daha hayırlı bir yiyecek asla yememiştir" hadis-i şerifi gereğince kendi el emeğiyle geçinmeyi tercih etmiştir. Yazları, Adana'nın Namrun ve Kızıldağ Yaylası ile Kayseri'nin Talas'ında geçirirdi. Hac yolunun açıldığı 1946 yılında ilk defa hacca gitti.1951 yılında İstanbul'a geldi. İki yıl kadar İstanbul'da kaldıktan sonra 1953 yılında hac mevsiminden önce hacca, dönüşte de arkadaşı Konyalı Saraç Mehmed Efendi'yle Şam'a geldi ve oraya yerleşti. Bilâhare ailesi, damadı ile birlikte yanına gitti. Ancak bu Şam hicreti dokuz ay kadar sürdü.Tekrar İstanbul'a geldi. İstanbul'a bu gelişlerinde önce Bayezid-Laleli'ye, sonra da Erenköyü'ne yerleşti. İstanbul'da bulunduğu yıllarda Adana'daki gibi bir yandan Erenköy Zihnipaşa Camii'ndeki vaazları ve hususi sohbetleriyle irşâd hizmetini yürütürken diğer yandan da Tahtakale'de bir ticarethanenin muhasebesini tedvirle maişetini temin etmekteydi. Onun bu vaaz, irşad ve sohbetlerinden cemiyetin her sınıfından; fakir-zengin, Okumuş-Okumamış, esnaf-işçi, memur-tüccar ve fabrikatör binlerce insan istifade ederek feyz almış, istikamet bulmuş ve böylece etrafında yepyeni blr nesil teşekkül etmiştir.Talebelerini manevi himaye kanatları altında toplayarak onları cemiyetin her türlü kötü cereyanından korumaya çalışmıştır.1979 yılında gönlündeki muhabbet-i Resulullah ateşi, onu, Medine'ye hicrete mecbur etti. Çünkü onun son arzusu Peygamber şehrinde Hakk'a varmaktı. Nitekim 1957 yılında yakınları kendilerine Eyüp Sultan'dan kabir yeri almayı teklif ettiklerinde: "Herkesi arzusuna bıraksalar biz, Cennetü'l-Baki'yi arzu ederiz" buyurmuşlardı. Cenab-ı Hak, sevdiği kulunun arzusunu kabul buyurdu. Nitekim İstanbul'da bulunduğu yıllarda mübtelâ olduğu hastalık, orada da yakasını bırakmadı. Fakat en acılı, ağrılı zamanlarında bile o, hiçbir şikâyette bulunmamış, yüzünden tebessümü eksik olmamıştır.Vefatı 10 Cemaziyelevvel 1404/12 Şubat 1984 Pazar günü vakî olmuş ve Cennetul-Baki'ye defnedilmiştir.
ESERLERİ1. Hazreti İbrahim (AS)2. Hazreti Yusuf (AS)3. Yunus ve Hud Sureleri Tefsiri4. Bedir Gazvesi ve Enfal S.5. Uhud Gazvesi6. Tebük Gazvesi7. Hazreti Ebu Bekir (RA)8. Hazreti Ömer (RA)9. Hazreti Osman (RA)10. Hazreti Ali (RA)11. Hazreti Halid İbni Velid (RA)12. Ashab-ı Kiram (RA) (1-2)13. Musâhabe ( 1-6)14. Mükerrem İnsan15. Fatiha Suresi Tefsiri16. Bakara Suresi Tefsiri17. Dualar ve Zikirler.Kaynak: Son devrin kutup yıldızları-Yener Dönmez
Bu arada bu anlamli ve güzel siiriyle sayfalara yeniden renk katan YOKSUL DOSTUMA da bir kez daha HOSGELDiNiZ diyorum;
Haftalardır ev ıssızdı, biz fakir Bizi gören sanırdı ki derbeder. Yoksul geldi, zengin olduk çok şükür Ne gam kaldı, ne gözyaşı, ne keder...
Dostluğumuz sözde değil, özdedir Gönül hoşsa, âmâresi yüzdedir Hicrân varsa mevsim kışta, güzdedir Göz görmese dil dostu hep yâd eder...
Gönül demez onun bunun hatırı Var mı acep, bana bundan getiri. Severiz, tek Yaradan'dan ötürü Düşünmeyiz, bizi bilmez el ne der...
Hersey gönlünüzce, yeni eviniz HAYIRLI, UGURLU olsun efendim.
Selam ve DUA ile...
Mecit Aktürk tarafından 11/7/2012 6:22:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Tesekkürünüz KIYAMETiN KÜCÜK alâmetlerinden birisi olsa gerek. ASIL tesekkür etmesi gereken bir VEFA ABiDESi niteligindeki dizeleriniz vesilesiyle bu degerli ZAT-I tanima firsati bulan biz okuyucular ve yorumcular olsa gerek.
Ben kendi payima TESEKKÜR edeyim de KIYAMET tehlikesi, en azindan simdilik, (belki) kalkar. Yoksa halimiz harap :)
Ne guzel bir siir ne guzel bir emek. Gonulden siirinize, size, yeni hayat duzeninize ve evinizde hayir ve guzelliklerle oturmaniz temennisiyle. Saygilar..
Kaderİ yazan kalem, surelerimi yazdı Birtek Yoksuldan değil, alemlerden niyazdı Sapıtmış rabıtaya, lutfedilen pay azdı Ademin atasına Sami Sultan soruldu . Et ile kemiktendi, ayaklandı makberim Allahın varlığını, öğretti peygamberim Nar yollarında nurdu, melektendi rehberim Dirase tahtasına, Sami Sultan soruldu
eviniz hayırlı olsun ailenize ve size..çok güzeldi.. üzerimdeki kırgınlığı aldı biraz..maneviyat dolu şiiriniz..saygılarımla
nefis bir eser.Üstadımı gönülden
kutluyor saygılar sunuyorum..