Söğüt Kesiğinden Sızar Karanlıksöğüt dalları sızar kollarından fışkırır tekinsiz karanlıklar öptükçe büyüyen boşluktan insan yalınlanır sırt çevirdi mi şiire oturur göğünü, göğsünü kapatır aydınlık pencerelere açar paranoyak aynalara ki aynalar hüznünde parçalanır kapanırken pencereler ay ışığının sustuğu uzakta atlasların, haritaların işaret etmediği durup durup adamın hiçlendiği uzaklarda kimsesiz türküler tüter alır tek tek söndürürüm ateş böceklerini iklimin kül rengi arar durur fırtınalarımı insan ya camgüzeli duvarlar örer Anadolunu özlememek Tanrı adına ayin sebebidir o duvarların lal çizgisi sınırlarında ve eski medeniyetlerin kadim ketumluğunda göğsüm yarılır ikiye kanlı güvercinler serbest kalır şiire bürünür tenim salt kayıp sözlüklerde tesadüf edilen isminle hadi kalk, ellerini ellerime ilikle bir çatı katı seç albatrosların kiremit boyasından evleri tuttuğu merdivenler seç ancak birbirimize ulaşan sırtım, yüzüm söğüt kesiği karanlıklar büyüyor içimde boşluğundan iz kalmayıncaya dek |
Bugün şiirlerde kuşlar duvarlar anlaşmışlar gibi penceremde.
Gel de sevme şimdi bu şiirleri.