YUZARSİF VE MEDUSANoktasız virgülsüz dokunmak ben deyim masal sen de firar bu şiir Parça tesirli bir kent yalnızlğında çatısız sokağımın çocukları Tanrının külünden rüzgar yakarken ateşin kutsal atsı Ay’la birlikte bir adam doğdu. Farklı ırkta. Rengi üşüyenlerin olduğunu duyup başladı aramaya yok ülkeden boş imlere, duyanlara sordu. Bir martı söyledi’ Ayın ucundan gülerlerken gördüm taş atıyorlardı şehrin şeytanlarına. Bak görüyor musun hiç kirlenmiyor kanayan elleri. Gülüyorum- kırmızıya inat ama biliyor musun acıtmıyor aşk kadar hiç bir yara Törenlerle göğe ayak basarken açım’ çöle bağırıyor Yuzarsif Su’ şahadet parmağım da emdiğim magma Teke tek dövüşüyorum kara bir akreple Musa’ ağzının kıyısınsa mor bir kuzgun leşime dönen şemazen Kibele öldü duydun mu anne kuma gömdüler, çocuklar ve kuşlar ağlamasın diye Tanrı konuştu.’Cümle aralarına baktı şu kaçak ruhlu adamın ameli kötü sürgün bir adenli. Ademin kovulduğu bir masal vardı ya hani’ Eva güldü Ben çıplaktım Medusa tuttu ellerimden bulutları giyinip cıktım bir elmadan mevsim yağmurlarıyla seviştim ve bir katil doğurdum sonra bir sürgün ama aşktım bir birini tamamlayan kelimler buldum ve kovuldum kendimden olmamış belki yaşanmamış bilinmez dedim ya Melun bir söylenceden geldim Kusursa sevgim... Bir iguananın yelesinden çıktım anla beni aşk kadar çocuktun ölüm kadar gerçek Sen sustun ben konuştum bir şiir ki düş kadar melun öperken geceye düşen gölgeni taş kesiyorsa gözlerim melez bir ruhun itirazıdır anla ben bu dünyalı değilim ... |
Gel de çık şimdi işin içinden
Hürmet değerli şair'e