BEYAZ YALNIZLIKLARSoğuklar dikilir karlı kış gecelerinde Çocukluk düşlerimi arar gözlerim Yalnızlığımı bulurum ansızın karşımda Uludağ’ın doyumsuz eteklerinden Beyazlar düşer omuzlarıma Aklarla dolmuş sevdalı başım Tut ellerimden tut yamaçları aşalım Çekirge beyaza bürünmüş Boynumda koyun yünü beyaz şalım Emir Sultan’dan gizemli beyazlıklar Yıldırım’a düşer Tophane’de oynadığımız kar topları Birer ikişer Şehreküstü’ye düşer Yokluğunun hüznü dolar kalbime Aklıma yine sevdan düşer Dışarıda kamçı misali kar fırtınası İçeride meşe odunlarının hışırtısı Kuzunemin üzerinde nefis Uludağ kestanesi Ayaz gecelerde sana yazdıklarım Gezdiğimiz soğuk sokaklarda karlara düşer Gencine yaşlısına huzur veren şehir Beyaz gelinliklere bürünmüş nazlı şehir Çocukluk düşlerimi dün gibi Koynunda sır diye saklayan şehir Her bir kar tanesi dünyalara değen Sevdamızı karlarda büyüten şehir Sensizliğin hasreti çıkar Uludağ’ıma Karda kışta tipilerde İçten sevmelerde ölümsüzleşir aşk yüreklerde Duygularının izi kalır soba dumanı kokan İs grili yorgun perdelerde Düşe kalka yürürsün Beraber kestane yediğimiz Buzlu caddelerde Arama şimdi karlı sokaklarda Yitik sevdalarını Bulamazsın artık bir daha onları Kardan adamlara eşlik ederler Her sokak başlarında Yitirdiğimiz saklambaçları Beyaz yalnızlıklara dost olmuş Bir hüzünlü vedaya hazırlan Nasılsa bir daha geri gelmeyecek Kardan adamlarla beraber eriyip giden O masum çocukluk sevdalarımız Biliyorum artık bir daha hiç geri gelmeyecek... Faruk ANBARCIOĞLU |
Gönlünüz der görmesin.
Çokça selam ve sevgiyle...