gecemi böldü tehtidkâr ve illet günah rüzgârı
araladı perçemini korkularım gül saatlerinde
kolumu tutan iblisti yürü dedi; mahşere
--sürüldüm meçhule
--katil karası sonsuzlukla eş

cinnet karıştı sessizliğime gazaba uğramıştım!
o vakit; infilak etti sabrım eşsiz ihtişamıyla
bu zelzelenin ardından yazgımla kesişti taze ağu
--ağladım seni can bilmişcesine
--üstüm örtüldü mansûr’ ca

yıllarca perdelemişti oysa şiirler ağaran umutlarımı
kanımdan hece damıtırdım seslileri figân koparan
hâk ile yeksân olurdu ruhum sarılırdı çağlalara
--asur şiirlerle dökülürdü ay’dan
--nergisler ellerimden

serviler bile secde ederken yüreğinin kâbe’sine
kuyularda zambaklar kesildi mesut hayallere yusuf’ ça
toprağa eriyerek soldu aydınlığım dipsizmiş ızdırap
--neylimki devşirildim bu bahar
--karlanınca dağlarım

habersizsin, belki’de unuttun yüksünürdük kışın
ayrıldığımız akşam çiy tanesi kokuyordu saçların
kumrallığının akşamında bağbana sarılmıştı gönül
--dolaysız gezerim şimdi her ölümü
--söz yağmuruyla kutsanmış

güneş yüklü kelime-i tevhid akarken sıla, gurbet arası
gonca rengi değişmesin sakın ışıldayan gözlerinin
katresi mahşer hengamında vurduğunda nabzıma
tadacağım gözyaşını mâverâi ıtır hürmetine
--mağrur nefsim o payeye erecek
--dil ile gönül arası


--V e l h a s ı l... Sevgili:
--Alışamadım sensiz gidilen hiç bir diyâra
--Alışamam senden giden yollara
--Kundağımdan ayırma beni
--Kumdan kefeni giydirme bana.


ahh..
kapıları arala
geleceğim
nefesin sıklaştıkça.