Sessizliğn sesinin kesildiği anlarda Ağızsız bir ıslık kulaklarımda İrkiliyorum
Soğuk bir beyaz kendi rengini içiyor Büyüyor büyüyor Kıyısız bir siyaha eviriliyor Tozun zerresi bile kayıp
Hayal kırıklığına uğramış yumurtalıklarım Daha kaç kez bir yalanı Başka bir yalanla yalanlarım Daha kaç kez Kendi sonuma Isırgan bir başlangıç ararım Bilmiyorum
Ben, susuyorum O, hala harfsiz bir dille Konuşuyor benimle Kendi açtığın yarığın sonuna geldin, diyor Yanılıyor Bir yüz uzaktan iyi okunmuyor
Yaşamak Zahmete değmeyen kirli bir çaba Çoğ zaman Onların boğuntusu içinde Yanıyorum bilinçlice kendimi boğmak isteyişime
Her gün hiç güne uyanıyorum Boş mideyle bir dal karanfilli cigara yakıp jiletle sevişiyorum Sonrası Islak bir mahcubiyet Kanıyorum
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'jiletine diş bileyen bir şair', ya da' hayatın şahdamarına kılcal vuruşlar' diye kısa metrajlı bir film düşlüyorum sana dair.. görüntüde,Bir yüz uzaktan iyi okunmuyor,muhtemelen yakın plan çekimli düşlerim.. müziğini afaroz edilmiş bir keşişin saklısındaki notalar.. mekanı,gökyüzüne yakın,terkedilmiş bir kentin bodrum katı.. seneryo yok,her şey şiirdeki gibi doğaçlama bilinç..ne güzel düşlemesi bile..sevgilerimle.
Diyalektik bilincin çokça karşıduruşçuları var bilirsin dostum.. tuhaf olan,karşıduruşçular maddeye dokunarak,tutunarak gelirler her dafasında da bunu görme ve duyma bilincini de hissetmezler..(bir kısmı ise yeminli düşmanıdırlar)maddecilik benim varoluşçuluğumla ilgili olduğundan bu konuya değinmeyeceğim..senin şu klozet örneğin tam da müfredata girmeli diye düşünüyorum..giriş yazını da içine alarak elbette..klozet'i fetişist diye düşünmek büyük bir bilinç elbette.tersinden bütün klozet'leri yalnızca hümanist olarak da tanımlayabiliriz senin ve benim düşdünyamızda..bu tarz tanımlamalar farklı açılardan aynı yola çıkarak söylediğimiz anlam,biçim yüklemeleridir..şimdi kalkıp bütün klozetler *ok çukurudur diyen bir bakış açısına en baştan,amaç,sonuç ilişkisini anlatsan ne yazar..sanmaki filmi bunlardan bağımsız düşledim..bütün zıtlıkları da içine alacak hiç şüphen olmasın))..sen de çok başkasın Jir şairim..sevgiler
Kendi varlığımın canlı değil ama ruhlu olmakla gereksiz bir ilgisi vardı hep. Madde olmayı, kendisine ruhtan bir aidiyet bağışlanmamış bir hacme kavuşmayı çok isterdim.
Bir prezervatifi düşünelim; sakat ya da sağlıklı ayrımı yapmaksızın milyonlarca spermi tutuyor; uzun ya da kısa, kalın ya da ince olmasına bakmaksızın her türden penise esniyor. Bir kül tablası; markasına bakmaksızın sigara izmaritlerine ya da çiğnenip tükürülen bir sakıza dolup da taşana dek ev sahipliği yapıyor. Ya da bir klozet deliği bizden dışkı ve kusku yoluyla atılan ne varsa önceden kabul ediyor. ( Bence tüm klozet delikleri popo fetişti. Bunu belirtmeden geçemezdim :) ) Neden? Çünkü hiçbir madde anlamak ya da anlamlandırmak derdinde değil bir ötekini. Ve hiçbiri şikayet etmiyor halinden.
Peki ya insan böyle mi?
Ruhlu olan insan modeli ( ruhsuzu az da olsa var ) vasıflı kılabilmek için kendini her yolu denedi ama bu yollardan hiçbiri şartsız kabul değildi.
Şart; din, dil, mezhep, siyasi - felsefi görüş, güzellik ya da çirkinlik, cinsellik ya da kimlik vb. Biri, bir diğerine tüm bunlardan herhangi biriyle gittiğinde ne derecede kendini sıfırlayabilmiş adımlar atabilirdi ki.
Gördüm ki; yürümeyi her isteyişimde durdurulmuşum. Şimdi koşuyorum içimdeki ürperişlerle biçim vererek kendi gerçekliğime. Anlamadığım kimse yok ve anlamayacağım bi hiç kimse olmayacak.
Ve sen Doğan, sen beni hep güzel anlayanlardan oldun. Senin çektiğin her film konusu ne olursa olsun izlenir ve ayakta alkışlanır. Çok başkaydı bu yorum. Sen gibi çok başka. Teşekkür ederim. Saygı sevgi ve dostlukla...
Diyalektik bilincin çokça karşıduruşçuları var bilirsin dostum.. tuhaf olan,karşıduruşçular maddeye dokunarak,tutunarak gelirler her dafasında da bunu görme ve duyma bilincini de hissetmezler..(bir kısmı ise yeminli düşmanıdırlar)maddecilik benim varoluşçuluğumla ilgili olduğundan bu konuya değinmeyeceğim..senin şu klozet örneğin tam da müfredata girmeli diye düşünüyorum..giriş yazını da içine alarak elbette..klozet'i fetişist diye düşünmek büyük bir bilinç elbette.tersinden bütün klozet'leri yalnızca hümanist olarak da tanımlayabiliriz senin ve benim düşdünyamızda..bu tarz tanımlamalar farklı açılardan aynı yola çıkarak söylediğimiz anlam,biçim yüklemeleridir..şimdi kalkıp bütün klozetler *ok çukurudur diyen bir bakış açısına en baştan,amaç,sonuç ilişkisini anlatsan ne yazar..sanmaki filmi bunlardan bağımsız düşledim..bütün zıtlıkları da içine alacak hiç şüphen olmasın))..sen de çok başkasın Jir şairim..sevgiler
Kendi varlığımın canlı değil ama ruhlu olmakla gereksiz bir ilgisi vardı hep. Madde olmayı, kendisine ruhtan bir aidiyet bağışlanmamış bir hacme kavuşmayı çok isterdim.
Bir prezervatifi düşünelim; sakat ya da sağlıklı ayrımı yapmaksızın milyonlarca spermi tutuyor; uzun ya da kısa, kalın ya da ince olmasına bakmaksızın her türden penise esniyor. Bir kül tablası; markasına bakmaksızın sigara izmaritlerine ya da çiğnenip tükürülen bir sakıza dolup da taşana dek ev sahipliği yapıyor. Ya da bir klozet deliği bizden dışkı ve kusku yoluyla atılan ne varsa önceden kabul ediyor. ( Bence tüm klozet delikleri popo fetişti. Bunu belirtmeden geçemezdim :) ) Neden? Çünkü hiçbir madde anlamak ya da anlamlandırmak derdinde değil bir ötekini. Ve hiçbiri şikayet etmiyor halinden.
Peki ya insan böyle mi?
Ruhlu olan insan modeli ( ruhsuzu az da olsa var ) vasıflı kılabilmek için kendini her yolu denedi ama bu yollardan hiçbiri şartsız kabul değildi.
Şart; din, dil, mezhep, siyasi - felsefi görüş, güzellik ya da çirkinlik, cinsellik ya da kimlik vb. Biri, bir diğerine tüm bunlardan herhangi biriyle gittiğinde ne derecede kendini sıfırlayabilmiş adımlar atabilirdi ki.
Gördüm ki; yürümeyi her isteyişimde durdurulmuşum. Şimdi koşuyorum içimdeki ürperişlerle biçim vererek kendi gerçekliğime. Anlamadığım kimse yok ve anlamayacağım bi hiç kimse olmayacak.
Ve sen Doğan, sen beni hep güzel anlayanlardan oldun. Senin çektiğin her film konusu ne olursa olsun izlenir ve ayakta alkışlanır. Çok başkaydı bu yorum. Sen gibi çok başka. Teşekkür ederim. Saygı sevgi ve dostlukla...
Hayal kırıklığına uğramış yumurtalıklarım Daha kaç kez bir yalanı Başka bir yalanla yalanlarım Daha kaç kez Kendi sonuma Isırgan bir başlangıç ararım Bilmiyorum..
üç maymunu oynasana sende herkes gibi.. bak o zaman ne güzel olur görmedim duymadım bilmiyorum ben ise dört maymunu oynamak istiyorum çokça.. bilmiyorum duymuyorum görmüyürum hissetmiyorum.. ama hissettikçe o jilet kanatıyor işte.. ve bu öyle bir jilet ki müslim gürsescilerin jileti halt etmiş yanında;((( sonra mahcubiyeti biz niye hissedelim yaa.. onlar hissetsin bana ne... kanları içerken;((((( sevgimlesin jir.. hemde çok...
traş olurken aklıma geldiydi de o mısra, ıslık çalarak suratımda slalom yapmaya kalkınca ben de kanamıştım ,günahı sana yıkacaktık güya,gene jilette kaldı...
traş olurken aklıma geldiydi de o mısra, ıslık çalarak suratımda slalom yapmaya kalkınca ben de kanamıştım ,günahı sana yıkacaktık güya,gene jilette kaldı...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.