Okuduğunuz şiir 18.9.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Ne Çok...
Ne çok isterdim bilsen Bir sabah pazarında Kızarmış gülüşleri ekmek sepete Eski kahkahaları doldurmak taş plağa Dünden kalan tüm kırışıkları ütülemek tebessümlerle El ele ağlamak bir filme Ya da heyecan tokuşturmak bardaklarda Bir beze sarınık uyumak yarı çıplak Öldürmek bedenleri diri diri Ve akmak sabahın tâ en kehribar zamanına…
Ne çok istedim bilsen Horozlardan önce uyandırmak bir günü Ve kaybolmuşken ayılmak Teninin en koyu karanlığında İç çekerek şükür pompalamak dudaklarına Hep yokuş çıkmak değilmiş hayat!
Ne çok isterdim Sularken çiçekleri Bir anda bilerek kaçırmak elimden hortumu İçimi damla damla içtenlik sarmış bir ruhla Hatırlarsın, seni mutlu görmek en büyük dileğimken Koca ağızlı bir vazo olmak en büyük deliliğim!
Yine gülüşerek yanımdan geçer belki çocuklar Isırgan dalamış gibi dalmışken dünkü sulara Belki yine senmişler gibi bir makas düşer paylarına Ağlarım yine belki sulusepken bir mahale sığdırıp cüssemi Kim bilir nice korsan ah’lar saklar pencere camları Ne çok isterdim oysa Tırmalarken ellerimi minik parmaklar Zafer işaretleriyle doldurup içimi Parklarda hamaset naralamak!
Sorsan neyine şimdi gecenin İri çizgili pijamalar Şimdi ne çok karanlık suratlar geçer aynalardan Hangi mahur şarkı kapatır bu zafiyeti Sorsan şimdi neyine Karınca bedenine fil afiyeti!
Yine evlere sığmaz bedenim Terk-i diyar en iyi ilaçtır bu gibi naçar durumlarda İhtimal matah şişelerde s/aklanırım bir müddet Yine az kullanılmış varoşlar peydahlarım kendime Yine yarım şişeler patlatır duvarlara, mahalle çocukları! Sendelerim işte enikonu kaldırımları pataklar Öyle ya yörüngesini kaybedince sersemler ayaklar!
Ve mahalle dedikodularına düşer adımız Eminim ki en çok kıskananlar tühler! Yerimizde olamadığı için yan duranlar Uzun nefesli; ‘’ eskidendi o, çok eskiden’’lerle Hatırda kalan saadetli günleri sobeler kadınlar Yine en beynamaz sağırlığımı giyinirim Ama yine de en çok o koyar;
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ne Çok... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ne Çok... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ne çok istedim bilsen Horozlardan önce uyandırmak bir günü Ve kaybolmuşken ayılmak Teninin en koyu karanlığında İç çekerek şükür pompalamak dudaklarına Hep yokuş çıkmak değilmiş hayat!
Bakir imgelerle bezenmiş duyguların dizelere aktarımı güzeldi. Serbest şiir şairlerinden beğendiklerim arasındasınız. Kutluyorum günün seçkisini. Başarınız daim olsun.
Yüreği Akdeniz kadar geniş, ılıman bir güzellik... Serhat Dost! Sanırım NE ÇOK...'un tarihi epey eski. Eski bir GÖNÜL YARASI. Tüm anlatımcı şiirler gibi yer yer şiirleşme poblemleri yaşamış. Biraz fazlalıklar. Daha eksiltili bir dil olsaydı, diye geçirdim aklımdan. Serhat'ın hoşgörüsüne sığınarak, okurken ne geçtiyse aklımdan, onları yazmak istedim. Burada şairin isminden çok, metne odaklandım. Öncelikle ilk bölüm için, belki sonrasını da yazabilirim. *
Ne çok isterdim bilsen Bir sabah pazarında Kızarmış gülüşleri ekmek sepete Eski kahkahaları doldurmak taş plağa Dünden kalan ( tüm) kırışıkları ütülemek (tebessümlerle) El ele ağlamak bir filme Ya da heyecan tokuşturmak bardaklarda (Bir beze) sarınık uyumak yarı çıplak Öldürmek bedenleri diri diri (Ve) akmak sabahın (tâ)en kehribar (zamanına) --- Bu bölümde, dikkatimi çeken ilk şey eylemlerin hep mastar biçiminde (eylemsi) üst üste çok fazla kullanılması oldu: ekmek / doldurmak / ütülemek / tokuşturmak / uyumak...... gibi. Kulağı biraz rahatsız ediyor sanki. (ya da bende oldu) 5.dize Dünden kalan (tüm) kırışıkları ütülemek tebessüm(ler)le -- tebessümler... Yukarıda "gülüşler" ve "kahkalar" vardı. Çoğul halde. Tekil/Çoğul dengesi açısından, belki "tebessüm" biçimini yeğlemekte yarar olabilir. (Şiirin geneli açısından da, tüm şiirlerde, tüm sözcükler için) Ayrıca, "tüm" e de gerek var mı, diye düşündüm. İki öneri:
Dünden kalan kırışıkları ütülemek tebessümle ya da Geçmişin kırışıklarını ütülemek tebessümle * * 8.dize (Bir beze) sarınık uyumak yarı çıplak
Burada, hem "bez"e takıldım hem "bir" e. Üstte (bir filme) vardı. İkinci (bir)den kurtulmalı. Bez yerine, -belki- 'çarşaf'. Uyumak mastarını yumuşatmak adına (ve eksiltmek eylemsi'leri) 'uyurken' yapılabilir. Öneri: * Çarşafa sarınık uyurken yarı çıplak * Çarşaflara sarınık uyurken yarı çıplak ( nık / mak / lak... sert sesin biri eksilmiş olur belki böylece) Bu dize, bana yıllar önce yazdığım bir şiirimi de anımsattı. Benzer Acılar. * * * 10.dize (Ve) akmak sabahın (tâ) en kehribar (zamanına)…
Hep yazdığım gibi; "ve" bağlacını tasarruflu kullanmalı (üstte "ya da" varken daha bir dikkat!) "Bir", "gibi", "ler/lar" çoğul ekleri de daha özenli (tasarruflu). "tâ" sözcüğü de fazla mı, diye düşündüm. "zaman" sözcüğü de biraz sıradan geldi. Sabahın kendisi de zaten bir vakti imliyor. O nedenle, daha çağrışımlı bir şey. "Kehribar" güzel ama 'zaman' yerine daha yaratıcı bir şey. Belki, "rüya" ya da benzeri bir imge, metafor. Öneri:
Akmak sabahın en kehribar rüyasına
ya da, üstteki iki dizeyle okununca, daha yalın bir kurgu:
Akmak sabahın kehribar rüyasına
.. gibi -belki-daha akıcı bir söyleyiş. * * *
Sevgili Serhat'ın engin hoşgörüsüne sığınarak yazdım bunları. Kuşkusuz, düşündüklerim "Şiir, böyle yazılır" ı dikte etmek falan değil. Yinelemek gereksiz ama. Bu sitenin, şiirlere sadece selam uçurmak, klişe övgüler düzmekten öte bir alan olması isteğimi(iz)n gerçekleşmesi yönünde, minik (çoğu kez 'boşuna') çabalar olması. Çoğalması. Defter'den Şiir İşliği'ne... Hep umudu koruyarak, * 80'li yıllardan (belki biraz daha eski) Mehmet Mümtaz Tuzcu'nun o kırgın dizesi:
Şiir adına ne güzel ne hoş ne değerli şeydir bilirim bunca emek sarfını... ve işi ereği 'daha iyiye ulaşmak' olan ben bilhassa kıvanç duyarım bu gibi irdelenmekten. hani ''kuş taşa değerse'' birşeyler düşer belki!den öte gitmez yüzün koyu kelime eklemek sayfalara. şiir beğeniye sunulduktan sonra şairi bağdaş kurar oturur. ve gerçek sahibi -okur- alır sazı eline. tabii burada laf ola beri gele tarzı sadece tenkit bağlamlı sarflardan değil bahsim sayıj BÜ YÜKCEBECİ gibi emek, bilgi ve gerekli altyapı donanımlı ve gördüğünü de söyleyecek izah edecek derece cesaretli şiir ehillerine ihtiyacımız var.
Ve söylediklerinizin çoğuna baktım tekrar. bir çoğu zaten istesemde beceremediğim sıfat fazlalıkları. fakat şiirde kelime fazlalıkları elbette istenmez. ama bazen ahenk unsuru olarak kullanırım .
ve buyurduğunuz gibi sabahın kehribar zamanı bir vaktin anatımı. iyi de peki gecenin kör karanlığı demez miyiz! gece zaten karanlık bilirken!
sadece bir basit örnek olarak söylemek istedim. mesela ben de boş duran havada duran cümlelerden hazzetmek pek.
değerli üstat değer kattığınız ve zaman harcadığınız için mnnetli teşekkürler...
Öncelikle şiir o kadar çok çağrışımlar yaptırdı ki beni yazamam. Mekanlardır canlıların yuvası kuş dahi olsa yuvasına gider güneş gözlerimizden kabolunca. Günün yorgunluğunun paylaşımı kalır hesabımızda bir yüz bir göz bir el aramak o yüzden. Ha bu arada aklıma çok sevdiğim bir Türkü geldi. 'Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı, içinde salınan yar olmayınca.'
Ve siz kadim dostum... daimiliğinize ve candan takipçiliğinizi örtecek kelimeleri tüketeli çok oldu biliyorum ama yine de kucak dolusu minnetlerimi bırakıyorum avuçlarınıza...
Hocam süperdi. Ne desem hafif kalır. Şiirdi, kaliteydi, anlamlıydı, etkili ve vurucuydu. E daha ne desem bilmemki......... Tebriklerim ve saygılarımı bırakıyorum şiirinizin en alt satırına.
Bir andan ibaret geçmiş.En acı olanı da bu sanırım.Eskiden sözcüğünü eklerken cümlenin başına,sessizce ama inceden usul usul ısırıyor yüreğini insanın....
İstemek isterken kaybolmak içtenliğinde derin ahların.Keşke'li zamanlar çoğalıyor sanırım.Ve sanırım mısranın sokağında sözcüklerin gölgesi olacak iç çekişlerimiz.
Saklanıp gecenin göz yakan anlarında içimizin kuyularına taş atıyoruz sonrasında.Bir ses evet evet bir ses gelir diye umut ederek,dileyerek ,isteyerek, ummanın ötesinde arzulayarak aynı hatalara düşmeyecek olmanın deneyimiyle belki de...
Oysa akrebi kör yelkovanı sağır saatlerin.Ve acımasızca ilerliyorken an geriye ne mi kalıyor? Koskoca bir bulantı cümlesi derinlerde bir batık ve ışıldıyor kalbinin ücrasında...
Ve aynalar ne çok uğultulu yüz boşluğunda yankı buluyor...
Kendi mahşerini sevebilir mi insan sahi?
Şiir öğrendiklerini acı bilgi ağlıyor adeta...Ömür tüketen bir yalnızlık gülümsüyorken gözbebeklerinde pişmanlığı söylüyor NE ÇOK...
İçinde ki taşların sesini duydum şair.İçinin yollarında nasıl sendelediğini meşk yoksulluğa dönüşürken...
Kalben kutlarım haklı başarını ve bu değerli eserini.Her zaman ki özgeliğinde nadide bir yapıt daha okudum yetkin kaleminden.Varolsun yüreğin.Selam, sevgi ve engin hürmetlerimle şiir yüreğinize.
yerine çok yakıştı şairide
kutlarım efendim
saygılarımla
su_misali(Gülhun Ertilav) tarafından 9/19/2012 11:48:27 PM zamanında düzenlenmiştir.