ZAMAN MEZARLIĞI
Ne umutlar gömüldü zaman mezarlığına
Ne hayaller... Nasıl bir kayıptı bu, yürekleri dağlayan Ama yine de dayanılan? Yiten umutların yerine Nasıl doğuruldu sancısız, sessiz sedasız; yeni umutlar? Onca acılı umut yitimlerinden sonra Nasıl erildi yeni sabahlara,yeni şafaklara? Neydi ruhlara bunca şeye dayanacak gücü akıtan: Yalnızca yalın, duru bir bakış, Sıcacık bir gülümseyiş ya da dokunuş olabilir mi? Ya da sevgi ile ısıtılmış küçüçük bir sözcük? Zaman mezarlığından doğumhanelere attık adımlarımızı; Yeniden doğurduk, doğurulduk; Nasıl? Kimin eliydi elimizden tutan da; Kimin yüreğiydi kılavuz olan da; Kimin ışığıydı yolumuzu aydınlatan da Böylesine emin, Böylesine yürekli olabildik zindanlarımızda? Kimin şefkatiydi saçımızı okşayan, içimizi ısıtan, ve yumuşatan, hayata dair herşeye bizi? Neydi o vazgeçilmez ki geçemedik? Ve neydi vazgeçilen ki geçtik gözümüzü kırpmadan vazgeçilmezin yerine koyarak yenilerini? Ne umutlar gömüldü zaman mezarlığına; çığlık çığlığa ve gözyaşlarıyla Ve ne yenileri doğdu yüreklerimizin doğumhanelerinde buram buram, mis gibi. |
Kalemi yüreği selamlıyorum
Saygılar selamlar