OL
geldim
ve ben istediğin kadar küçülecek sana bir şeyler söyleyecektim daha anlamlı daha sığ gelişi güzel olmayı seçecek gelişi güzel olanı sevecektim sonra onu dokuza bölecek başkası boğmasın diye boğazından dudaklarını ney bilip kalbine üfleyecektim susacaktım sonra beni yüzümden okuyacaktın belki o an her mimikte bir jilet yarası hatmedecektin gözlerinle acılarımı ben senin im anını gevreten en suçlu kelimen taş biriktirdiğin olacaktım ben senin yüzündeki yara izin kuş okuduğun, kondurduğun olacaktım hiç olmamazlık etmeyecektim sende konuştuğumuzda değişmeyecekti mesela hiçbir sokak sen bensiyken ben sensiyken bu kadar korkmayacaktık hiç kelime tapıcıları olmayacaktık varken parmaklarımız ağzımızda delimsirek bir ıslık çala çala kapanacaktı avuç yoksulu yaralarımız sen beni bir sayhaya yük edecektin eyerlemeyip kelimeleri bin gamı eritecektik ağzımızda belki birlikte ağrıyacaktı karnımız sen bir başka at bilmeyecek ben de bir başka ıslık işitmeyecektim sen beni dağa sürecektin ben sana dağı sürecektim yani bir dağ gibi korunaklı saklı yanları olacaktı aşkın giyip kırmızı etekliğimi yürümeyecektim kimsenin önünde ve gülmeyecektim yine aynı kimseye sen yağmalamaya gelmeyecektin hiç beni zengindin ne zaman bana koşsan ben her seferinde az az atının ayaklarını yedim piyade geldin, yine sevdin ve ben sevgilim ben senin ayaklarının altından hiç öpmedim şimdi inan sevgilim inan takatin olacak bu kez ben yaran ve biliyorum ölse de bir gün atın aslanların olacak beni ısıran jir-fhrn |
sussam olmayacak
en doğrusu
bir kaç kez daha okumak
sonra dibe vurmak
de haydi ey hayat