yol ayrımıkalçamda bir iz demek gece’nin parmakları mülteci üzerim soyunuk önemsiz entari serenatı üşümüyorum karlı havaların tangosunda kaldırım taşları yakıcı dokunuyor saçlarıma o yol kız kulesine çıkıyor artık ve hatta tarihin tozlu raflarında ürüyor izinsizce arzularımın şahibeli ortağı denizci kazağım martılara sığındı beyaz değildi rengi dev bir ihtilalin sesinde boyanmış ipliği ağır yaralı soluğum tennefüs vaktime uğra ışığı görmeden ince belli bardağını özlüyorum veya böğürtlen çayında yıkanmak kirlenmenin tadı kayboldu yahut can yücelin beyitine yenilmek şarabı anımsamak zarif küfürlerinde sahile vuruyor eylül sarımtırak sorguları kodese tıkıldı zamanla unutulur sanma kokun yerleşti yoksulluğuma görkemli şehrin merkezi durağında boğuldu suretim direklerine asıyorum şiirleri uyaklara sahte hatalara inat yayınlıyorum sabaha yakın sürmanşet açlığım okuma kırılırsın bağlanmıyorum erguvan mevsimine damdaki kemancı gibi uykusuzum detone oluyor tonum gözlerin kıskanıyor belkide incir kuşları isimsiz kartvizitini çalmış siyahi kuzgun o yol gibi nüfustan silindi.. lamour |