Kalbim sana köpekler gibi aşık oluyor be kadın...!
Katarlar kaldırıyorum içimden,
kederlerimi yükleyip... Bulutlardan yeryüzüne doğru, binlerce cinayetlerimin tam’da üzerine... Kederlerimin içinde kime benzediği belirsiz bir yolcu, Ürküyorum.!! Sonra yüzün belirğenleşiyor, gözlerimin çeperinde... Biraz flu’lukta, ay parcası diye nitelendirdiğim yüzün... Uzatıyorsun ellerini ellerime, sonra tek hamlede kavrıyorsun, terden yapış yapış olmuş nasırlı avuçlarımı, sımsıkı tutuyorsun... Canımı acıtana dek... Ki bu, hesapta olmayan bir cinayetin başladığı an demekti sevgili...! Ve şu anda gerçekleşmeli tamda avuç içlerimizde... Islak, terli, ve biraz da sımsıcak... Yalanlarla, talanlarla dolu bir toplantı misali, ve o toplantıda ki gereksiz sıradan biri gibi ... Fırlatıyorsun yüzüme bir takım gerçeklerin olduğu klasörü.! Bunu yapma...! Sana ev yapımı tadında küfürlerimi yediririm.! Seri katliamlardan hiç söz etmiyorum...! Değdirğinde kırmızı ruj’lu dudağın dudağıma.! Sorumlusu ben olmam, ağzımın içinde gerçekleşecek soykırımlardan...! Sen artık bu serseri yüreğime gömdüğüm, tadına bile bakmaya çekindiğim bir cinayetimsin...! Ve ben, İntiharınların para sayıldığı bir yerlerde, hizmetlilere bırakılan bahşişken, ruhumu dudaklarından kesip ayıran ucu kör, ve bi o kadar kızıllıkta, bıçaktı senin o ipeksi saçların... Adını ağzıma alınca, Ağzımdan kanım akıyor... Adını düşürmediğimden, adım artık, tarihteki herhangi bir aptal.. Kalbim sana köpekler gibi aşık oluyor be kadın...! Ve şimdi ayrılığımız bir berdel tadında olmalı...! Kısas’a kısas larıma hazırlıklı olmalısın... Yarım kalmış bir trajı/acı’ larımı tamamlamak adına, Bende yarım kalmış, henüz yazılan kimliğini tanımlıyorum...! Adın artık, bu şehir’de işlenmiş yerel bir cinayet...! |