Tenimin tenhalıgında yitiriyorum/ Kokunu derisinden ayıran Adamı...
Tenimin tenhalıgında yitiriyorum/ Kokunu derisinden ayıran Adamı...
Azad et artık !!! Yorğunum Traşı gelmiş sakallarımın arasında dikenli bir tel gibi kesiyor parmaklarım... Yara bere içinde yüzüm, Yüzsüzlüğünü asıp gittigin aynalardan kaçış sebebimdir dudaklarımdaki aptalca hüzün.. Nereye gitsem,ne yana dönsem ezber ettigim kokun sarıp sarmalar tenimin tensizligini Bu sebeb’’ten ne zaman üşüsem sadece sen’’sin üzerime örtülen Ölürüm ugruna dediklerini, bilirim... Sen gittikten sonra cok uyku biriktirdim kendime yine de bilirim! Ruhun yanıbaşımda Bedenin bir başkasının koynunda... Şimdi!!! Yoksun ya bir sigara daha iliştiriyorum agustosun ortasında ayaza çekmiş dudakuçlarıma. Her gece başka bir şehrin yollarına bırakıyorum saç tellerini... Belki olurda bir gün takılırda ayagın düşersin düşlerime Bir kac parca umut’ta olmasa cebımde yaşayamadıklarımın sancısı sızlata sızlata öldürürdü tenimin tensizliginde Kendi h’’içimde s/aklıyorum kendimi... Bazende içimden çıkarıp sensizligi belirsizlik içinde kayboluyorum... Ansızın... Yavaşca sessizce geleyim çocuksu bi heyecan yüzümün yüzsüz kalmasına ragmen... Gözlerini gözlerime renk yapayım... Durma uykumu ç’’al gecemden ... Düşlere sal... Tenini tenhalıgında bırak sende benimle kal... Yada ölümü sal Ölümsüzlügümü al... Sende git’’me kal... ’’İbrahim Yılmaz’’ kırık/k’alem |