Avare(Müjde Gönlüm)
Ömür sermayemi hebaya verdim,
Şu garip illerde kaldım avare. Ne kokladım, ne bir deste gül derdim, Kimden, nedir bu dert, acep ne çare? Gönül damağıma kudret eliyle, Çalınca bir parmak bal dudağından. Dedi ben Şirin’im! Tebessümüyle, Gamzesine düştüm al yanağından. Dedim dur gitme ey şemsi gülizar, Adın nedir, nerelisin, sen kimsin? Koyma bu ellerde beni ahu zar, Kime sorar, kime derim, kim bilsin? Madem ki avcısın bari al götür, Eşiğinde hadim, kulun olayım. Ya bir yay daha çek işimi bitir, Mahmur göz okunla ölün olayım. Buralara nerden geldin ey dilber, Acep şu Yemen’den, Hindistan’dan mı? Gitmeden merakta koyma, de haber, Yoksa Buhara’dan, Semerkant’tan mı? Dedi beni gündüzlerde arama Gecelerde çıkan mehtabım, ayım. Dertli gönüllere girip sor ama, Onlara başkayım sana başkayım. Güzeller gözünde çekik sürmeyim, Ferhat’ta Şirin’dim, sen de Dilara. Aşık kadehinde zehirli mey’im, Öldürür gönülde açtığım yara. Gül yüzünün altındaki bir yerde, Girdap olmuş bekler saklı gamzesi. Gülünce açığa çıkıverir de, Kesilir bülbülün feryadı sesi. Çimenler yüzünü yerlere sermiş, Gelip üstümüzde salınsın diye. Çiçekler arıyla haber göndermiş, Parmak uçlarına alınsın diye. Lale, zambak kavga eder sırada, Arılara bal verirken dudaktan. Bülbül feryattadır, işbu arada, Bir tek buse için o gül yanaktan. Dedim şu kaş kirpik hiç boş durmaz mı, Her daim yay gerip, ok atmadasın. Sana da bir hesap soran olmaz mı, Gözümün yaşına kan katmadasın. Herkes ahu figan edip ağlarken, Öldüğüne inanmadım bir kere. Kabrinden uzakta dua ederken, Seninle soludum, her an bin kere. Bülbüller meclisten ayak çekeli, Yıllar varki baykuş sesi dinlerim. Dağlarıma gam bulutu çökeli, Gece gündüz, sen sen diye inledim., Bu derdimi kimseye söylemedim, Gözüm değil, yüreğim kan ağladı. Yemin olsun bir kez aman demedim, Senle gülen bahtım kara bağladı. Mecalim yok, hasretinle bitirdin, Burcu burcu kokun beni çekmede. Benim kabrim senin cennetin derdin, Müjde gönlüm! Can bedenden gitmede. |
Şu garip illerde kaldım avare.
Ne kokladım, ne bir deste gül derdim,
Kimden, nedir bu dert, acep ne çare?
Gönül damağıma kudret eliyle,
Çalınca bir parmak bal dudağından.
Dedi ben Şirin’im! Tebessümüyle,
Gamzesine düştüm al yanağından.
Dedim dur gitme ey şemsi gülizar,
Adın nedir, nerelisin, sen kimsin?
Koyma bu ellerde beni ahu zar,
Kime sorar, kime derim, kim bilsin?
Madem ki avcısın bari al götür,
Eşiğinde hadim, kulun olayım.
Ya bir yay daha çek işimi bitir,
Mahmur göz okunla ölün olayım.
Buralara nerden geldin ey dilber,
Acep şu Yemen’den, Hindistan’dan mı?
Gitmeden merakta koyma, de haber,
Yoksa Buhara’dan, Semerkant’tan mı?
Dedi beni gündüzlerde arama
Gecelerde çıkan mehtabım, ayım.
Dertli gönüllere girip sor ama,
Onlara başkayım sana başkayım.
Güzeller gözünde çekik sürmeyim,
Ferhat’ta Şirin’dim, sen de Dilara.
Aşık kadehinde zehirli mey’im,
Öldürür gönülde açtığım yara.
Gül yüzünün altındaki bir yerde,
Girdap olmuş bekler saklı gamzesi.
Gülünce açığa çıkıverir de,
Kesilir bülbülün feryadı sesi.
Çimenler yüzünü yerlere sermiş,
Gelip üstümüzde salınsın diye.
Çiçekler arıyla haber göndermiş,
Parmak uçlarına alınsın diye.
Lale, zambak kavga eder sırada,
Arılara bal verirken dudaktan.
Bülbül feryattadır, işbu arada,
Bir tek buse için o gül yanaktan.
Dedim şu kaş kirpik hiç boş durmaz mı,
Her daim yay gerip, ok atmadasın.
Sana da bir hesap soran olmaz mı,
Gözümün yaşına kan katmadasın.
Herkes ahu figan edip ağlarken,
Öldüğüne inanmadım bir kere.
Kabrinden uzakta dua ederken,
Seninle soludum, her an bin kere.
Bülbüller meclisten ayak çekeli,
Yıllar varki baykuş sesi dinlerim.
Dağlarıma gam bulutu çökeli,
Gece gündüz, sen sen diye inledim.,
Bu derdimi kimseye söylemedim,
Gözüm değil, yüreğim kan ağladı.
Yemin olsun bir kez aman demedim,
Senle gülen bahtım kara bağladı.
Mecalim yok, hasretinle bitirdin,
Burcu burcu kokun beni çekmede.
Benim kabrim senin cennetin derdin,
Müjde gönlüm! Can bedenden gitmede.
Dizeleri ayıramadım,koparamadım bir birinden ve çok çok beğendiğimi arz edeyim size sevgili Üstad'ım...Kutlarım....