Kürtajgece, sabaha kavuşmanın kör telaşında iken saçlarını düzeltir pencerede siyah orkide lodosunu bekler, çılgın süzülür martı sessizce hayra yorar kızıldır gün doğumu... habersiz hiçlik boşluğunda paslı dili çevirmeyen sözleri ağır aksak döner boş kadranın zinciri kızarmış ekmek ve demli bir yudum çay kapı altından çatlak sesli hüküm, gazete manşeti sevgiden bi haber divandan okur _’’namusu derinden sıyırma vakti’’ der yasal kitap_ kırılır kalemi dişleri kenetlenmiş aşkın gözler soğur... evler gökyüzü ağaçlar kuşlar deniz rüzgar... ... otuz beşine kelepçelenir hayat itelenir dar zamanı... bir kadın taş köprüler arasında yalnız bir gardiyanın ter kokusu sayar çıplak zemindeki taşları ateşte bilenmiş metal sesi plastik terlikli köy ebesi dudağında sigara külü düşer bacak arasına gözler soğur... hava kurşun elleri kimsesiz... ... çatlamış dudaklarında batar günü beyaz ağına kara bir leke geçti... artık ağla ma... 11/11/07 |