cinayetvazgeç omzunda bıraktım di’li geçmişi ve kansız izim bacakların saklasın beni oynaşıyorum tahta masamda çığlık çığlığa çoğalıyor insan gecenin koynunda duvarımı öpen gölgeni bozuyorum plastik sevişmelerde saçlarım ilk defa açık günaha giriyor kızılca diplerim rahmim yaralı dikişlerim kalınca saplandı doğurgan bölgeme uzun yüzünü hatırlıyorum yavrun süzülürken soğuk kaseye parmakları değdi hayal meyal dudaklarıma o gün bıraktım hayatı olmak olmadığın kadar sahici amonyak kokuyor tensel çizgilerim topla cinayetimi ruhumun içindeki azınlık baş kaldırıyor savunman soysun kabuklarını tanrı’nın mahkemesi acıdır arafta ademin havvası göçe zorlanırken elmanın çürüğünde iblis uyanmıştı çoktan ve sen aynı hikayenin kahramanı kaça sattın anayasal arzularımı yaşasaydı kırmızı noktası oluşacaktı saçları bulantı eşliğinde uykular talan ediyor rüyaları kaldırımlar kentin ironik vitrinleri karartıyor gözlerimi yaşlarım yağmurun anatomisine yakın sağnağı kızgın bir çuval dolusu veda depoladım sana o hastane çıkışı söylenmemiş merhabaları gömdüm boğazıma elveda anımsamıyorum rüzgarını kurşuni akşamları sahlebin dibindeki sıcak şevki uğurluyorum kış ortasında... lamour |