İlk Zamanlar 7- Köy EbesiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aslında “sözcük araştırması” için gitmiş gibi yapıp, efsanesini duyduğum “Şadiye’nin Aşkı”nı finalde anlatmaktı amacım.. Bu ücra bir dağ başındaki yoksul köylerinde misafirleri olduktan sonra hikayenin kahramanı öğretmen buzağı almak için kamyoneti ile beni gelişmiş, refah ve kültür düzeyi çok yüksek akraba ve komşu kasaba Gökdereye götürdü, bende hikayesine ulaşmak için, onunla birlikte olmak için elbette can atarak gittim., Bana köyde ve yolboyu ballandıra ballandıra anlattığı “Gavur Müezzin”i tanıtacaktı güya, bana göre belki onbeş gün sürecek bekleyiş kendiliğinden halloluverdi.. Merakımı anlayan Gökdereli Hacı Abi bana oğlunun hikayesinden bahsederek beni ona yolladı.. Ali Hocaya da böyle ulaştım.. Ama önce Şadiye’yi bir de bu eşinin anlattıkları ışığında yeniden seyrettim.. O hep kapıdaydı, hep meşgul ve hep alışılmışın dışındaki kitapları ile; eşinin dediğine göre Şadiye’nin okuduğu ve mutlaka çocuklarına anlattığı binin üzerinde kitap; merak ettiği bazıları da kör alfabesi ile yazılmamış olduğundan bunun en az iki katı da kendisinin Şadiye’ye okuduğu kitaplar girmiş evlerine; başkalarına yollamışlar hep, “eşim sayesinde okudum” “insan oldum” “hayatı anladım” “güzellikler yaşıyorum” diyor.. Bunlar ne güzel “nimet”miş..
Onlar’a ömrümce hayran kalacağım..
kapıyı beklemediğim şekilde, güleç, cıvıl cıvıl bir kızcağız açtı
ne diller, adıma “bey” ekleyerek, ilgili, girişken, hakim, canlı hakkımda alakalı-değil, her şeyi, tüm her şeyi biliyordu anladım ki, bizimkilerle, bizim misafirhanede kalıyordu bizimkiler onu, o bizimkileri çok seviyordu tertemiz bir ev, yemekler harika, bizimkiler bakımlı anam-babam Melek’i bizim evin gelini görüyorlardı babam; “-buzdolabı, televizyon, altın, aklına ne gelirse aldı” dedi anam “herkesler talip, çabuk tut elini” Melek Hanım da dünden razıydı tabi.. “-civan gibisin.. şehir yerinde kim bilir kaç sevgilin vardır senin Melek gibi garip bir köy ebesi; nasıl olsun sevgilin ama senin tüm hayatını biliyorum, resimlerine bakıyorum bu endam, bu gözler, geceler boyu bu dudakları öpüyorum sana aşığım, senin olmak istiyorum, |
ne diller, adıma “bey” ekleyerek, ilgili, girişken, hakim, canlı
hakkımda alakalı-değil, her şeyi, tüm her şeyi biliyordu
anladım ki, bizimkilerle, bizim misafirhanede kalıyordu
bizimkiler onu, o bizimkileri çok seviyordu
tertemiz bir ev, yemekler harika, bizimkiler bakımlı
anam-babam Melek’i bizim evin gelini görüyorlardı
babam; “-buzdolabı, televizyon, altın, aklına ne gelirse aldı” dedi
anam “herkesler talip, çabuk tut elini”
Melek Hanım da dünden razıydı tabi..
“-civan gibisin.. şehir yerinde kim bilir kaç sevgilin vardır senin
Melek gibi garip bir köy ebesi; nasıl olsun sevgilin
ama senin tüm hayatını biliyorum, resimlerine bakıyorum
bu endam, bu gözler, geceler boyu bu dudakları öpüyorum
sana aşığım, senin olmak istiyorum,
Yaşamın güzellikleridir bunlar.Ne harika bir anlatım.Orda olmak ne güzel.Güzel olmayınca güzelsiz yaşamanın da bir anlamı yok.Gördüğünüz kitapları hep özletir okumasını insana..Yaşamdır işte...
Sevgi ve selamlarımla....