pes doğrusu
Hicran,
Dalgalı deniz Tiyatro perdesindeki kan İçinizde kan,kanınızda yalvarıyor size bir insan Soluksuz öldürdüğünüz düşmanlarınız sizin için çıkmaz sokaklarda Çıkmaz sokaklarda bir zindan dolaşıyor ve koynunda bir gül açmış hemen hemen her gün doğacak güneşin kederli zaferine yaklaşıyor… Güneşin defteri dürülüyor Saat yeniden mi kuruluyor Ve Zekeriya ağaçların efendisi Ve İlyas,İshak denizin ve karanın Muhammet Mustafa tüm alemin Aliyyel mürteza tüm beşerin iştimacısı Ve mehdi onikinci halkanın gezegenlerin temsilcisi O geldiği vakit deccal sırtüstü düşüyor, İsa’nın habercisi Eşitliğin,dostluğun,arkadaşlığın,birliğin,beraberliğin,müjdelenmenin İnsanoğlu uyanıyor Bir şeyler tomurcuklanıyor Bir gizem aralanıyor… Düştü tüm şehirler Şeytan futbolunu oynuyor Kalede Türkler İçeride hain pusular Bizdeki dert alemi paralar ne zaman akıl çağı ne zaman ballı sütler akan yemyeşil otlaklar beş yaşında çaylaklar! Gerçekçi olmak lazım Duymak istemiyorum seni Yüreğinde bir kaplumbağa kabuğu Üç adım bile gelemiyorsan bana Ağırdan almanı, Ağrı dağında kayak yapmanı Kendini bir şey sanmanı Ruhu olmayan kelebek Yalnız uçan bir sinek Konu komşunun işediği bir havuzsun sen Bense çoktan su serptim toprağa Anladım her şey yalan Bir sen varsın bir de badanası atmış tavan Maksadımı aştım Nerede kalmıştım Şımardım çünkü yalnız kuruyan bir yaprak Fırsat buldukça kendini şımartarak Sizi de böyle okumaya zorlar Nerede kalmıştık Hicran Dalgalı deniz Asuman Ama yok bu isim de tanıdığım bir insan Aslında adı bende saklı Benimkisi tilki aklı Bir damla yaş be ustam Ayakkabılarımı tamir ettirmen karşılığı Benim duvarların karşısında bir asma yaprağı İçeriye süzülüyor Dert babası Hele yanında şarap şişeleriyle gelirsen Ve iki kolunda iki sultan Agoranın meyhanesi Bektaşinin dem hanesi Aslanın ağzında, Aslan var artık Aslanın ağzında aslan! Söndü, Dün dünde kaldı cancağızım demişti oysa Döndü, Köy Onu çok övdü Oda çıkarttı malı ağaya sırt döndü -döndü Ağa ona gömdü Şimdi ‘ah bir geriye dönsem’ der Dün dündü cancağızım ne çabuk unuttun dün dündü Döndü’lerin memleketi istanbul İstanbul’un sadece bir köşesi ifrittir Her yanı güzel ve sevda kokar Zaman durur o şehirde her şey bir başkadır Rabbim izin verirse gerçek Aşka yöneliş oradadır… Tüm binalarımı yaktım Su gibi şehire aktım -ben kimim,ben kimim Ben bu değilim Ben kendimi bildim bileli Uyansın içimdeki Elvis!!! Çalsın kahpe gitarını tebriz Uyansın moruklar,atalar dedeler babalar Dehşete düşsün ot kemiren danalar Her yana kaçışsın aklımın ucu Artık neresi başı neresi kıçı Nedir bu feylesofun düşünmek mi acep suçu Süt içtim dilim yandı,amanın ney aney ney …………………………….ben yandım amman amman İşte gidiyorum çeşmi siyahım, Aramıza dağlar sıralansa da Sermayem dersim dir Servetim ahım bu güzelim şiir paralansada bir zamanlar güzel ülkemi çok severdim her yanını yanağıma sürerdim senide severdim kaynağını yitirdim bir çocuk gibi oyuncağımı çaldırdım benim yegane servetim………. Hicran, Dalgalı deniz Tiyatro perdesindeki kan İçinizde kan,kanınızda yalvarıyor size bir insan Asırlardır tek bir dalga kıyıya vurmadı Ve ben sessiz gemi,öldürdüm bir akşam uyurken asil tayfamı At sırtında gelmiştim oysa uzak çayırlardan -süfyan! Sen,muaviyenin tohumu babası belirsiz adam! At kılcını,çek kılıcını benim asil kınımdan Düşman Namussuz madam Güzel göğüsleri birer kutsal kitap Neyi okuma gerek,neyi bağrımıza bassak Göbek deliğin benim karanlık girdapların Hala içimde sevda kıpırtıları Hala cellatsın bana hala serkeş bir tuzak Seni küçültsekte ağzımıza atsak! Ekşidi yoğurt İçecek tütün mü ne kalmadı Ay biraz metanetli olmalı Dehşete düşer kara zenci Gökyüzünde bir hal var Bu gece yarına,yıllar var Hicran, Dalgalı deniz Tiyatro perdesindeki kan İçinizde kan,kanınızda yalvarıyor size bir insan Soluksuz öldürdüğünüz düşmanlarınız sizin için çıkmaz sokaklarda Kaşlarım almış başını gidiyor… |