Katilim artık bu serzenişli sevdada.
Son seferini beklemediğim hiç bir gemide bulamadım seni,
içimin hüzün kokan yanınıda alıp, şehrimin ıslak sokaklarına yürüyorum... Yaşlarım gözbebeklerimden düşmeden, son bir kez daha bakıyorum, gittiğin marmaranın derin umman’ına... Saçlarınıda içime gömüyorum, devrilmiş vagonlar hesabı... Midesi bulanık bir sevda bu... Olur olmadık yerde genzi’me kaçan... Deme bana artık gece yarıları cevapsız çalan telefonlarımda, sessizliğin çığlık sesiyle, kulagımın dibinde alıp verdiğin nefesinle... Özledim diye...! Senin için onca şiir biriktiyorum yar.! İçinde küfrüm kokan, özlem kokan, sen olan...! Yazdıklarımı boşver, Sana yazmadıklarımı neleri anlattı bir bilsen ? Bindiğin gemiden, indiğin iskeleye dek sövüp sayıyorum...! Ben değilmiydim mavi düşlerinde, hasretle sardığın.! ? Düştün düşlerimden sevgili... Katilim artık bu serzenişli sevdada. Cinnet gece yarılarımda boğuyorum, senle olan,olmayan acı’tan ne varsa... İstanbul bile ardımdan geliyor, ilk içilen çay’ı, ve son yalnızlıgı bendedir artık bu kentin... Gönlümün koridorlarından kaçıyorum, işgal edilmiş yüzümün, en son dokundugun yeriyle yüzsüz/ce...! Yetim düşlerim vardı benim, ve sen şehrinde uyurken denizlere sarılıyorum ben... Ellerim yumuk,gözlerim dalğın, ve ağzımda çocukluktan kalma bir küfür...! Gölğesiz dolaştığım, ve inadına haykırdığım, boş caddelerde adımlarım yüzsüzlüğümedir... Her attığım adımımda ateş hattından kaçar gibiyim, her yanım kan revan içerisinde... Hantal’laşmış yüreğimide alıp, tel örğülü hayat damarlarımın, lanet basıncı ettiği küf kokan, sensizliğe ilerliyorum... Gözün aydın.! Yaşamın tuhaf bilemceliğinde, seni 13 harflik boşluklu soruda çözen adam yok artık.! (seni seviyorum) Bildiğim yollara girmekten korkuyorum, yönümü kaybettim .! Yön/süzüm... İçimde nefes alıp verme artık...! Manşetlerinde oku gazetelerin, bende’ki seni nasıl içimden hırsla çıkarıp, darağacına astığımı...! İdam kokan saçlarından geçiriyorum yağlı urğanı... Ve son kez gözlerinin, gözbebeklerine bakıp vuruyorum tekmemi iskemleye.! Şehre küsmüş sokak lambalarının kuytusunda.! İğne deliğinden geçiriyorum gözyaşlarımı, el yordamıyla senden kalan acıyan yanlarımı birleştirip, dikiyorum tüm sensizliğimi... Ustura suskunluğumu koyuyorum, bir zamanlar sana yazdığım ufak tefek notlarımı, sakladığım ceplerime, ardımda dilsiz sağır bir sen bırakıp koşar adımlarla kaçıyorum... Şehrin en kalabalık yalnzılığına... |