Hangi küfrüm üzerinde daha bi güzel durur'du larım var...
Şâirlik’ mi ..? !
Ne delilik’tir bilemezsin.! Yanarsın hâr hâr gönlü yakanına, yazarsın yüreğine yakıştırdığına, düşlersin düşler ülkende’ki en kıymetli yerini ona verirsin... G(h)ecende kelâmında dilin,kalemin sadece onu yazar, başkasına Lâl’dır zira... Beklersin,ümit edersin, ha sevdi sevecek,geldi gelecek diye bir umut ararsın G(s)özlerinde... Ki zaten delilik’te tam bu noktada başlar... Düşünün; karşınızda bir silület ve ona durmadan yazıp,harap olmuşsunuz... Oysa ’O’ çoktan yükünü tutmuş kervan misali başka diyarlardadır... Başka bir el, başka ten, başka nefes ’le, ne yazılanları okumuştur,nede adının geçtiği dizelerde kulakları çınlamıştır... Sen kendini parça pinçik ’te etsen nafiledir... Yol yolcusuna yakışmış, çoktan varacağına varmıştır.... Ve şimdi hangi kalem ayrılığı yazar ? Hangi küfrüm üzerinde daha bi güzel durur’du larım var... İstanbulu bile ’O’na yormuşken dizelerimde, nede çok ahmaklık etmişim... Nede çok karaymış gözlerim, görmemişim... Şimdi dilerim yine yağsın gözlerimden ’sen’’ yağmurları, buz kessin ortalık, Buz kessin, karayel essin, her bir şey bitip tükensin.! Dünya dönüşünü ertelesin...! Güneş’e hasret kalsın günler’in...! Ve, ve son kez öfkemi değil, sevgimi,sevdamı yüreğinde hissettirsin canını almadan Yaradanım...! Öyle öl Sevgili.!! |