Dönen/ceen kısır zamanında kök atar başaklar toprağın mahrem yerine eşkinleşir atlar Mushaflaşıp yedi veren renkli bileği değmemiş başak taneleri hoyrat bakışların bağbozumu mevsimi cuntacı iklimin hazan güncesinde dökülür çimlenmemiş düşlerime ki onlar! gün karası çocuklar büyüdüm(!) sandık içi lavanta kokuluydu tan vakti sancısında doğardı her gün yedi başlı ejderha “doğmamış taya torba dokuyan” dilleri kıvılcım kırıntılarını çaldı bir bir mangalda yanan sol yanım sahilime konan hırsız kargalar ekmeğime sürdüğüm kader pekmezini ayrılık şerbeti niyetine katık edip şiir merhemi sürdüm susku yanlarıma pansuman altı yaraların bıyık altı gülüşlerinde saklıydı dizeler deli dediler… uçurtmasını kesip dipsiz kuyuların yönsüz rüzgârlara savurdum keşişlemeydi yağmurun kıblesi ibadet edip aşka hüzün bulutları yükledi dağlarım ve şemsiyesini kapatıp gönlümün ardıç ağacına astım uzanamayan kurnaz kediler pis dediler… aldırmadım! yürekteydi pislikleri şimdi; kar yağdı söndürdü toprak altı patlayan volkanları ırmaklarımda coştu mavi seller dönence de döndü mevsim patiska renkli düşler kuruyorum telli duvaklı gün/eş tutulması Ümmü AŞCI (ÜMA) |
selamlar...