beklediğim anlar...
sevgili,
sensiz bir gün daha akşam oldu. sen yokken ben, senin bastığın yerlere basarak, senin yürüdüğün sokaklarda yürüdüm, ve senin bindiğin minibüse bindim. senin oturduğun koltuğa oturdum. sen yok ken ben, buğulu camlardan ıslak sokakları seyrettim. gelip geçen arabaları, mendil satan çocukları gördüm, ve simit satan amcayı sen yokken ben, senin evinin önünde durdum, balkonuna baktım öyle uzun uzun, anneni gördüm balkonda çamaşır asarken ipe. sen varmış gibi öyle saatlerce odanın penceresine baktım. sen yokken ben, seninle yürüdüğümüz o sokaklardan geçtim, güzel bahçelere vardım. tahta bir iskemleye oturup, koca çam ağaçlarının altında saatlerce seni bekledim. sen yokken ben orda öylece hep geleceğin anı düşledim. sen yokken ben seversin diye hep kirli sakal gezdim saçlarımı uzattım. sevmediğin o kokuyu hiç sürünmedim. çayı şekersiz içtim bağdat hurması yiyemedim. senin sevdiğin sakızı koliyle aldım toptancısından. sen yokken ben sen varmış gibi yaptım her şeyi sen yokken ben senin arkadaşlarınla konuştum seninle konuştuğumu sandım bir lahza. gözlerine bakınca senin gözlerini gördüm. gülüşünde sen vardın. sen yokken ben teyzenin evine uğradım hani bir gün korkuyla almıştı ya telefonu elimden bu kez kapısında durdum, dokunmadım kapı tokmağına. sormadan seni öylece saatlerce dudaklarında sıcak bir gülümseme ile, senin çıkmanı bekledim açılan her kapıdan. sen yokken ben yollanmamış mektuplar yazdım sana. içimi döktüm derdimi yandım beyaz sayfalara. ve en çok beni anlayamamana yandım. uyuduğumda sen, uyanıkken gördüğüm herkes sana benzedi. her yürüyeni sen sandım, her bankta sevgilisini bekleyeni de. sen yokken ben çok ağladım, seyrettiğim her film bizi anlattı radyolar seni söyledi. dinlediğim her şarkıda sen vardın. sen yokken bütün şiirler sana yazıldı. sen yokken ben umurunda bile olmadığımı anladım, sevilmediğimi istenilmediğimi, sesime dahi tahammül edilmeyecek kadar nefret edildiğimi anladım. ama kıt aklım bunu da almadı. sen yokken ben bir beni neden anlamadığını anlayamadım. her şeye rağmen seni sevmeye en baştakinden de öte devam ettim. hiç eskimeyen bir sevdayla, hiç bitmeyen bir özlemle. bir gün gelecek olan vuslatın ümidiyle. sen yokken ben aşktan ne anladığını anlayamadım birde koyup gitmeni, aramamanı, ve cevap bile yazmamanı anlayamadım. ne düşlediğini, ne beklediğini, ne istediğini anlayamadım. ne arayıp ta bulamadığını, neden çıktığını karşıma? bir masal gibi, bir varmış bir yokmuş hikayesiyle. sen yokken ben, bir kadının üç gün ağlayıp sonra unutabileceğini öğrendim. oysa bir erkeğin ömür boyu ağlayabileceğini sen yokken öğrendim ben. ve sen yokken senle olandan çok daha fazla şey öğrendim senle alakalı. ve değiştirmedi hiçbir şey. içimde olan hiç bir şeyi. sen yokken ben bir de tüm bu olup biteni yaşamayı kendimizin seçmediğini öğrendim. ve tüm yaşananları bizim kurgulamadığımızı. ve ne bencil olduğumuzu hayatın getirdiklerine, ne çaresiz kaldığımızı öğrendim ölüm karşısında, tadımızın nasıl kaçtığını gördüm onun gelişiyle. "kim bilir nice söylenmemiş sözler kaldı geriye…" Sana düşen… Şimdi söz savunmanın… 21/07/2012 bağlaraltı (doğum günün kutlu olsun) |
saygı ve selamlarımla
BARAN ÇETİN