Medyun
Medyun
Özündeki gergefi görse ay utanırdı, Mecnun mecnun olmasa, Leyla’yı kim tanırdı? Yıldızlar ağırlar ki, semanın bahçeleri, Kur-an’dır lisanları, sevgidir lehçeleri. Yaslandıkları dağın dumanı aşk kokardı, Eteğinde ırmaklar baş yukarı akardı. Gülümserdi taşları delip çıkan laleler, Dolunay gül yağardı, güneşten şelaleler. Onlar ki yıldızları hak için biçmişlerdi, Dönüşsüz akınlarda güneşi içmişlerdi. Saadetin asrını sevdayla yoğurdular. Cümle mecnun bir oldu, bir Leyla doğurdular. O zamanlar cemreydi şimdiki yıldırımlar, Yüreklerde çıngı yok, yanar da kaldırımlar. Irmak boşa akarken damla ile avunmak, Böyle olmasa gerek hak yolunu savunmak. Hak mıdır, zalimlerin sesi mazlumlardan gür? Serçe semada tutsak, yılan kafeste özgür. Şu zavallı güne bak, diniyor mu fırtına? Daha bir dağ inmeden, bir dağ biner sırtına. Yakamızda gök kubbe, yakamızda şu zemin, Medyunuz boydan boya ya İlahel âlemin. Medyunuyuz hak diye yola düşen güruhun, Medyunuyuz can diye üflenilen bu ruhun. Doğmamış zamanların medyunu da bizleriz, Zaman su gibi akar, ölü gibi izleriz. Medyun arayacaksa; mazi, bu gün ve ati, İnkârı kabil değil medyunu biziz kat-i. Tüm zamanlara medyun, uyanık ağmalarız. Başımız kumda gizli, gökleri yağmalarız. Sığdırdık koca ömrü birkaç küflü mendile, Gör ki fitil yanıyor güve düştü kandile. Yara kabuğu gibi eğreti durur kaşlar, Diviti gözümüze batırırken nakkaşlar. Gözümüzün kanıyla guruba hat çizmişiz, Güneşe el sallarken, heyhat batan bizmişiz Madem bütün Leylalar mecnun hicrinden doğar, Yetişmez mi bu hicran? Tan yeri artık ağar. Borcumuzun utancı olsa bütün sancımız, Bozulmaz bir tövbeyle dökülse utancımız. Paslanan kapıların sökülür pervazları, Girecek idrak bulur, nur iklimin vaazları. Yırtılır kara perde, yıkılır kara duvar, Maziye yaslandıkça, ati daha umutvar Ak saçlı bilgelerdir, aksakallı bilgeler, Şu yeşil başakların üstündeki gölgeler. Çınarın köküydüler, ölümsüz beşerdiler, Yine yeşerecekler, bin kere yeşerdiler. Gölgeler ki her biri ihyayı ulûmid-din, Hacı Bektaşi veli, Mevlana Celaleddin. Halit ibn-i Velid’den el alır Selahaddin Fatihler yetiştirir dizinde Ak Şemseddin. Kıblegâh’ı yönünde ırgalanır başaklar, Başında nöbetteler alnı ak, yüzü aklar. Saf saf eğilirler ki, miraca avdettendir Eğilirler, bu meltem asr-ı sadettendir. Suyu; susayan arar. Suyu; arayan bulur, En muazzam pınarlar dağ diplerinde olur. Şefik Tiryaki |