SENLİ SENSİZ GECELERİM
dipsiz kuyuya düşmek gibidir sensiz yatağa girmek
hele birde sıcaksa hava ve sensizlik hararet yaratmışsa terk etmeli o dakika yastığı,yorganı,yatağı nasıl susturmalı bu içimde sen diye haykıran senli sensiz acı çığlıkları hani yoksunya yoksun işte... elimi uzatıyorum, boşta kalıyor bakıyorum önce gözlerim doluyor sonra ; sonrası malum, göz yaşlarına boğuluyorum ama ben aslında sensizliğin yokluğunda derinlere batıyorum soğuk bir havada dışarı çıkmak gibidir sensiz yatağa girmek hele bir de nefesinden dumanlar yükseliyor tüylerin dikeliyorsa terk-i diyar eylemeli o an, o ortamı,havayı hatta hayatı nasıl gem vurmalı bu içimde seni zikreden duygulara senli sensiz kurulan hayallere kokun vardıya hani vardı işte... burnuma çekiyorum,kokluyorum sadece sızı duyuyorum hayal etmekle kalıyorum kokunu sonra ; sonrası malum, çıldırıyorum,deliriyorum, en ajite hallerimle isyanları oynuyorum o bir daha hiç olmayacak düşüncesinin benliğimi kaplamasıyla söndürüyorum ışıkları kapatıyorum perdeleri sen yoksun meğer ben de dindiriyorum acılarımı elbet; bedenimide bir gömen bulunur ..şiirseli.. |
hatta elindekileri alınmamış hiç insan yoktur belkide dünyada
elindekilerini sonsuza kadar bir daha eline alamayacağını bilen de o kadar insan var ki
şunu bilmeli ki insan eğer yaşama gelmişse elindekileri kaybetmeyi yaşayacaktır zorunlu olarak
varolmanın dayanılmaz hafifliğinin acısı bu
harikuladeydi
sevgiler
selamlar