Omuzlasam Yaşamın YükünüGüneş tüm ihtişamıyla Parlıyor gökyüzünde Bahar sarmış doğayı Ağaçlar gelinliklerini giymiş Kelebekler uçuyor çiçekten çiçeğe Arılar çoktan iş başı yapmış İçimde şımarık bir çocuk sorgusu ’Bugün ne yapsam?’ Ümraniye çöplüğünde kağıt mı toplasam Bir lokma ekmek için Çözsem mi torbaların ağzını Oyuncak diye oynasam mı unutulan bir mayını? Kocaman adamlardan korkan bir kız çocuğu gibi Dolaba mı saklansam? Yaşıtlarım okula giderken her sabah Trafik ışıklarında mendil mi satsam? Çukurova’da pamuk, Giresun’da fındık mı toplasam Harran’da ekin biçip, Ege’de tütün mü kırsam Bir kamyona dolup yüz kişi Üç beş kuruş harçlık için Konya Ovasına giderken Bir kazada can mı versem? Filistinli çocuklarla sapan mı yapsam Topa tüfeğe inat, taş mı atsam Savunmak için evimi Yaralanıp düşen bir gencin Ayağından fırlayan yırtık ayakkabısında gemi yapıp Kan göllerinde yüzdürsem mi? Somali’deki çocuklarla yağmur duasına mı çıksam Annesinin kaynattığı tencereden Ne olduğu belirsiz boz bulanık çorbadan mı içsem Sineklerle paylaşsam mı bir avuç pirinci? Kamboçya’da çeltik tarlasında Sıtmaya mı yakalansam Öldürülsem mi sınırı geçerken Ezilsem, dövülsem, sakat mı kalsam Özgür ve rengerenk bir uçurtma gibi Nazlı nazlı salınırken göklerde Koparılsa mı ipim kanlı bir kasaturayla Kızılderili çocuğun çadırında Kötülüklerden korunma yolları mı arasam Varşova Gettolarında yaşama tutunmaya mı çalışsam? Metrodan atılan zenciyle koşmayı mı öğrensem Bir Eskimo’nun iglosunda Sıcacık düşlere mi yatsam? Bugün ne yapsam? Düşündükçe acıyorum içten içe Ve eksik yerlerim kanıyor Bağırmak istiyorum Sesim yetmiyor Bugün çığlık çığlığa koşsam özgürlüklere Yarınımı kursam kendi ellerimle Biraz uçurtma uçursam Biraz şarkı söylesem her dilden Çabucak büyüsem ya da Ve omuzlasam yaşamın yükünü Çocukluğuma bakmadan |