KABİRDE DÜĞÜN
Hiç habersiz çekip gittin; aşk perişan,
Sevişen güllerim soldu hicranından. Yâr oldu geceme bir yastıkla yorgan. Sensizliğin şavkı dolunca odama… Yeşilin benzi attı, bahar hazanda. Kırmızılar karardı tüm renkler yasta, Duvarlar kara çullu, gözlerim hasta, Cansızlığın şavkı dolunca odama… Kâbuslarda, o cengâver rüyalarım. Ölüme meyilli şimdi umutlarım. Rüzgârlarda asılı kaldı dudağım, Faniliğin şavkı dolunca odama… Bilmezdim zordur kelimeyi yıkamak, Gusül aldırıp da ardından yollamak. Gelmezdi aklıma ölümünü yazmak, Yalnızlığın şavkı dolunca odama… Kokunu hülyalardan sordum her gece, Ne bir yanıt aldım ne duydum gönlümce. Şairliğime kızdım, yazıldın kabre, Toprağın şavkı dolunca odama... Seni saran Felek; beni sarmalasın, Sarıp da kefene yanına yatırsın. Düğünümde parmaklarım kınalansın, Kavuşmanın şavkı dolunca odama... Kasım 2007 |
Sarıp da kefene yanına yatırsın.
Düğünümde parmaklarım kınalansın,
Kavuşmanın şavkı dolunca odama...
Muhteva ağır ama şaire arkadaş çok güzel üslubuyla konuyu harika ele almış,zaten şairlikte duyma ve duyurma değilmidir?
Tebrik,takdir ve selamlarımla..