ÖLÜLER ÖPÜŞÜRKENŞimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Dimdik bir dağdın yürek menzilimde, Ve narin bir gelincik; ölümüm gerisinde. Bir kırlangıç kanadı kadar hoyrattın, Ve bir akasya dalı kadar masum. Bir serçe titremesiydi telaşım,korkuyordum. Korkuyordum; Isıttığım avuçlarımda can bulup çekip gideceksin diye. Korkuyordum; İnşirahsız bir anımda,ruha müptela edip bir sancıyı küseceksin diye. Nerden bileyim; Gidişinin kanlı mızrak olup,her zerremde kanadığını. Nerden bileyim; Bir tabutun ardından ağlayan gözlerle bakmanın zehir gibi acıttığını.. Hani elleri koynunda beklemenin, Var mıydı bir sebebi? Hani yüreği bir avuca sıkıştırıp titremenin, Bendeki halimiydi resmi. Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Bir gençlik uykusunda, Yalnızlığa kapanan gözler benimdi. Uyanışım ki bir ihtiyarlık sabahına denkti. Otuzunda ağaran saçların baharı hangi bir zaman sonra. Rüzgarla dans eden bir yüreğin,soluğumuydu kalan yarına. Kopan bir tespih tanesi kadar çaresizdim. Ve üşüyen bir gökyüzü kadar uçarı. Şahitti martılar tırnaklayışıma denizleri, Ve şahitti mezar taşları öperken ölüleri. Sen şahit oldun mu ölülerin halayına? Gülüm, Yada mezar taşlarının ağlayışına. Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Hangimizdi her gece sapanlayan yıldızları, Hangimizdi yelkensiz yaran dalgaları. Hangimizin sebebineydi bu med-cezir, Söylesene hangi oyunda şah için kendini feda ederdi vezir. Yıkılan ilk hangimizin kalesiydi gülüm, Hangimizdi ilk depremde kalan göçük altında. İlk hangimizdi "Seviyorum" diye naralar atan dört yanda. Şimdi bir boşluğu sen diye sarmak ne acı. Ve bu otuzumda tattığım kaçıncı acı. Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Dar bir zamandı belki de gülüm, Belki an kadar yakın. Hani uzatsam ellerimi,hani bir gelse sesin kulaklarıma, Sancılanmasam diyorum bu gece, ve her hecede seni yazsam kağıtlara. Buruşturmasam diyorum yüzümü, Koy versem allı pullu yastığa başımı. Dökülen terim olaydı ahh yanağıma, Saklı kalsaydı gözyaşım mabedinde, Bu hale düşmenin sırrı var mı gülüm bu heybetimde? Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Öyle bir sevda şiiriydi yazmak hayalim. Ayrılmayan ellerin, Kapanmayan gözlerin, Ve yanındayken bile çekilen özlemin şiiriydi işte. Fazla büyütmemek gerek derdin hep, Alt tarafı ölüm işte!, Alt tarafı kısa bir ayrılık. Söylesene hangi yüreğe yakışıyor yalnızlık. Biliyorum gülüm, Ağlayan ben değilim aslında, Ağlayan mezar taşları, Ve şu gördüğünde otuzunda yaşayan ölülerin halayı. Şimdi ben ne yazayım kağıtlara gülüm, Ne yazayım böyle soluk alırken omzumda ölüm. Engin Badem -acemişair- |
çaresizliğin histen sese dönüşmesi...
gür ve etkileyici, kıvamını bulmuş bir ses...
5 puan, saygı ve selam ile...
yorgundukalem tarafından 11/5/2007 8:54:11 PM zamanında düzenlenmiştir.