ben kızamık çıkarmıştım değil mi anne şefkati eksilmiş sırtımın o lekeler ondan bir kuş karanlıkta kaybolur gibi bakma bana yalan emziriyorum işte arada toprak yemeyi bıraktım! kazak dokuyor boğazım sen hep dik durmalı derdin hayatta şimdilik oturarak uyumayı öğrendim yatakta...
yıldızlar anne ne zamana dek şarkı söyler çocuklara karanlık ne zaman keser korkutmayı yaramazlık bile neşedenmiş artık hiç bırakmıyorum elini ne vakit benimle yürüsen ama yalan yok yaram azıyor sen hiç büyümeyeceksin deyişin gelince aklıma siyah eteğin hâlâ bir beden büyük çoğu yutturuyorum babama boş şurup şişelerini ama çiçekler ele veriyor arada! öksürmem geçmiyor nedense ne yesem dokunuyor bu ara soğuk suyu suçlayıp duruyorlar dondurmanın da hiç günâhı yok aslında aç karnına tok bir ses dokunuyor kulağıma!
suratsızlaşıyormuşum giderek öyle diyor herkes bazıları da sanki bilir gibi zamanla düzelir diye hüküm vermekte sanki anlıyorlarmış gibi ki; zamansız bir çocuk için an ne! yüzünün çatısı sızıyor kevgir gibi rahmine geri dolduruyorum kendimi ama sen üzülme anne toparlanırım sanıyorum bir müddet hem odam bile artık ’annesi varmış’ gibi!
bir kitap aldım geçen adı zamansız yaşamak kuzusundan ayrılan Magie’in hikâyesi kapağında bulutlardan seslenen melekler var kaç kez okudum ama nedense hep geceleri giriyor koynuma ve zoraki kucaklatıyor kendini canımı acıtan bir sessizlik okşuyor sanki yanağımı belki saçma ama gece sütünden çok daha etkili!
kızacaksın biliyorum arada açık bırakıyorum musluğu bilerek ama buselik ezgiler gibi beni okşuyormuşsun gibi geliyor ağlamak içimin kilidi kırık biliyor herkes ama mevsimden diye geçiştiriyorlar sende öyle misin ruhsarı dağınık herşey anlamsız geldiğinde ansızın çiseler toplanıyor mu seninde gözlerine ben çok uyuyorum bugünlerde anne senin de apansız bir melankoli saldırıyor mu tüylerine!
hatırladın mı hep kızardın bana sabahın köründe uyandırıyorum diye yoksa eskisi gibi duymuyor musun şimdi ses geçirmiyor mu yoksa toprak! karnındayken bile tekmelediğimi duyarmışsın öyleyse şimdi neden uyanmıyorsun anne!
ToprağınSesi
( yükseklik korkusu gibidir yetim sancılar. bir yanı hiç yenemeyeceğin telaştır bir yanı; yeneceksin biraz daha dayan ... işte böyle bir şey olmalı zamansız yaşamak... iki zaman vardır annesini kaybeden bir çocuk için, hatırladığı ninnilerle o hiç unutamadığı feryat arasına sıkışan biri ömür boyu açlık diğeri diline değen ekmeğin ilk başak hâli... Şimdi duyumsama vakti... hayatı zamansız yaşayan ve açlıktan ölmeye râzı, öyle çok buğday tenli çocuk var ki!.. )
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zamansız Yaşamak şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zamansız Yaşamak şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sayfanızda her zaman şiir okudum, hep düşüncelere sevk oldum, hep duygulara gark oldum...ancak bu şiir başka türlü vurdu beni canevimden:( anneye seslenerek yazılan her kelime bıçak olur batar sineme, bir avuç kan olur dökülür damla damla göz pınarlarımdan:( ve bilirim ki, onlar duyar sesimizi toprağın altından da olsa, dokunurlar göz yaşlarımıza, elleri görünmese de, biz hissederiz onların sıcaklığını yanağımızda...emin olun O sizi duyuyor ve hissediyor şair...tıpkı sizin O'nun yokluğuna rağmen, varlığına yolcu olduğunuz gibi...
( yükseklik korkusu gibidir yetim sancılar. bir yanı hiç yenemeyeceğin telaştır bir yanı; yeneceksin biraz daha dayan ... işte böyle bir şey olmalı zamansız yaşamak... iki zaman vardır annesini kaybeden bir çocuk için, hatırladığı ninnilerle o hiç unutamadığı feryat arasına sıkışan biri ömür boyu açlık diğeri diline değen ekmeğin ilk başak hâli... Şimdi duyumsama vakti... hayatı zamansız yaşayan ve açlıktan ölmeye râzı, öyle çok buğday tenli çocuk var ki!.. )
Merhaba üstat şiir bam tellerimi sarstı yaralarım debreşti.Bu duyguyu çocuklarımdan çoook iyi bilirim . Bebeğim babalı bir çocuk görse komalık olurda üzüntüden. Oğlum akadaşları ile oynarken oturup babalarını anlatırlarmış bizden sararmış solmuş elleri yanına düşmüş dayanaksız bir fidan gibi gelirdi evimize. O günleri tekrar yaşattınız bana. ALL'AH bu duyguyu , çocukken kimseye yaşatmasın Amin...Saygılar...
( yükseklik korkusu gibidir yetim sancılar. bir yanı hiç yenemeyeceğin telaştır bir yanı; yeneceksin biraz daha dayan ... işte böyle bir şey olmalı zamansız yaşamak... iki zaman vardır annesini kaybeden bir çocuk için, hatırladığı ninnilerle o hiç unutamadığı feryat arasına sıkışan biri ömür boyu açlık diğeri diline değen ekmeğin ilk başak hâli... Şimdi duyumsama vakti... hayatı zamansız yaşayan ve açlıktan ölmeye râzı, öyle çok buğday tenli çocuk var ki!.. ) ____________Çok guzeldi dökülen inciler sayfana
Herkes diyorum iyi ezberlesin anasının gözlerini, yolumuzu kaybettiğimizde elbet ışık olur sevgili Serhat... Yine derin yine sızılar barındıran bir şiirdin... Sevgiler...