son yaz29 mayıs 1912 göç bir parça bıraktım toprağına bal gibi kan misali acı bahar tütsü yakmış cemresine çekmiş nefesini koca dedem yırtık mintanı kırık çarığı ağır kağnısı çamur içinde üç beş parça doldurmuş çuvalına geri kalan ise kaymış kurşun deliğine kızıl saçlı bir kız ağlar eteği düşman eline takılmış ter basmış nasırlı avcu yardım diler nerde anası kim bilir buğday teni suni teneffüse muhtaç azap iğneledi bağrına çilli narin kafesi ruhunu kaçırmış adı musfata ne topaçı dönecek selanikte ne de sapanı vuracak cahil bıldırcını şimdi sağnak zamanı cılız göğsü vereme yenik düştü tükürüğü koyu kıvamlı ilk defa mayıs yedi veren güllerin hangisi yalnız barut kokmasın yaprağı irkiliyor fani bedenim ölümü tatmadan özledim aşını nazlı kıkırtma’nı sürgün yıktı taştan hatrını gelindim kınalı kundağım öksüz şimdi pamuk sureti yakıldı diri diri durun durun etmeyin ağalar üç ayı henüz doldu alimin sütüm kesildi o an ekşidi etim şuan cesedim uzundu yol iz bilmez ki macır yüklendi kara kaçana aldığı kadar ayşe nine aç bir somun ekmeği var sadece sussuz bu yaz oysa soğuktu meriç otuz iki dişi söyleten elveda rumeli adımı unutma güneşi soldu sarısı karıştı kirli kırmızıya destansı plevne şehidine selam olsun şimdi göç vakti... lamour |
Tebrikler.