HANİ AŞKINLA KÜLE DÖNEN
Hani içinizdeki kıvılcımlar,
Hani içinizdeki parıltılar, Yıldızların parlaklığı, Seni kandırmasın… Güneşin enerjisi, İliklerine ulaşıncaya kadar, Kendinden emin olma. Hani bahçenizdeki, Selvi boylu sürgünler… Hani kardeşçe yaşayan, Yumru gözlü papatyalar… Hani gözlerinin içindeki, Yaşam dolu parıltılar… Hani kurbağa sesleri, Sulara neşe saçan… Hani bakışlarıyla gönlünü yakan, Sulak gözlü ceylanlar, Hani seni yürekten sevdiğini Söyleyen aşk mahkûmları… Hani aşkının közüne har olup Senin aşkınla küle dönen… Hani balıklara süzülen martılar, Ve umutsuz kanatlar… Sivrisinekler sulaklara, Uğramaz oldu… Sen, neden küstürdün? Seni içten delice sevenleri. Sen, neden uzak durdun? Sana elini uzatanlara. Senin sesini duyunca, Kalbin küt küt çarpmasını, Neden baltaladın? Sevdiklerini neden incittin? Rüzgâra neden kırgınsın? Yağmurdan kaçarken, Karanlıkların arkasında, Sabahlarsın… Oysa yağmur, Senin aşkınla çırpınıyordu. Seni görmeyeli tomurcuklar, Açmaz oldu, Sular kabuğuna çekildi, Sevdalar yüreklere hapsoldu… Sen kayboldu mu? Sevdiklerin de kayboluyor, Sen, neden parıltını çıkarmıyorsun? Sevdiklerine hele bir umut ver, Bu umudu boşa çıkarma. Hele bir kıvılcım çıkar, Sen, o zaman parlarsın, Sevdiklerin kalplerinde… 21.06.2012 Çekerek |