GÖÇ 3Şiirin hikayesini görmek için tıklayın GÖÇ (1) ... GÖÇEN GÖÇENE: Ekonomik koşullar kentlere akını tetikledi.
GÖÇ (2) ... SUSTALI RIZA: Bu arada türeyen belalardan bir örnekti. GÖÇ (3) ... ANDIRIN ÇIKMAZI: Kentli olamayan , köylü de kalamayanlardan (Sayın Şimal 34 şairemin güzel ifadesiyle) bir kesittir. ANDIRIN ÇIKMAZI ……………………………………………….……………………. Kahraman Attı, vurdu, devirdi İdris’in üçlüsünü. Bütün alem tanıdı Rıza’nın güçlüsünü. Çatışanlar ayrıldı bekçi polis toz duman, Tam o sıra vuruldu kasığından Kahraman. Dayanmıyordu yürek, acılı narasına, Lanet olsun bu işin malına parasına... Rıza talimat verdi: Dağılın şimdi dağa! Kahraman’ı götürün Sarıyer’deki bağa. Doktordan uzak durun siz bakın yarasına, Olmazsa acımayın gözünün karasına... Ne kadar kanı varmış aktı gitti bitmedi. Tedaviye çetenin aklı fikri yetmedi. Dayadılar enseden on dörtlüyü sıktılar! Dindirdiler sancıyı bir çuvala tıktılar... Rıza’yı aradılar: Yoktu çare dediler, Müsait çalılıkta kara yere verdiler... ... .. . ………………………………………………………………………...... Bahriye Mafyada racon budur kanı yerde koymazlar. Kan emer, kan içerler ama, asla doymazlar. Ararlar Kahraman’ın köylük yerde peşini, Gidin onlardan önce alın gelin eşini. Çağırdı Bahriye’yi: "- Başın sağ olsun! dedi. Kahraman benim için kendi canını verdi. Bundan gayrı sen benim emanet gelinimsin, Doymadan yitirdiğim öz kızım Pelin’imsin. Burası bizim değil, senin kendi evindir. Hadi göreyim kızım hepimizi sevindir!" Boynu bükük dururdu ulusuna saygıdan, Dedi: "- Kızım köydedir söylemedim kaygıdan." Bir baş işaretiyle birini köye saldı, Giden kuş oldu uçtu bebeği köyden aldı. Bahriye’nin gözleri Birgül gelince güldü. Sarıldı sırılsıklam Kahraman yeni öldü... ... .. . …………………………………………………………………............ Birgül Rıza’nın iki oğlu Birgül’le büyüdüler. Bahriye’yi adeta ablaları bildiler. İşler genişledikçe aşiret koştu geldi, Kimi haraca baktı, kimi postları deldi… Tahsilatı toplayan, Cuma adam azmanı, Deli Dumrul af etsin tam bu işin uzmanı. Boş dönmezdi esnaftan dinlemezdi mazeret, Görününce ortada sanki kokar kazurat. Birgül de boylu boslu gösterişli kız oldu. Kalça gerdan yerinde göğüsler de tombuldu. Takmıştı kafasına Cuma Birgül’ü çoktan, Eve her gelişinde mıncıklıyordu yoktan. Yine böyle bir günde işi hepten azıttı. Çullanırken yavruya betonları kazıttı. Kenetledi dişini, açmadı çenesini. Aybaşında fark etti karnında enesini! ... .. . ……………………………………………………………………....... Cuma/Bilal Anasına anlattı başına gelenleri, Sustalı kesin deşer bu işi bilenleri... Eni konu düşünüp bir yolunu buldular. Cuma’yı damatlığa uygun aday kıldılar. Düşündü: "- Olmaz dedi. Onun sonu Kahraman! Başı bozuk olsa da Bilal yaşar her zaman..." Davul zurna çalındı, kaynanalar salındı. Bilal’ e düğün bayram, Birgül evden alındı... Yedi aylık doğurdu baktılar simasına, Bu ne benzerlik ayol! Rıza’nın Cuma’sına? Hık demiş düşmüş gibi gözü, burnu, kaşları, Andırın Çıkmazı’nın sarsılırken taşları... Rıza çağırdı sordu: "- Sen ne ara hık dedin?" Hem bağırdı hem vurdu. "- Namusuma gık" dedin. Maişet duvarına pisleyenin sonunu, Göreceksin mendebur indirince donunu. ... .. . ………………………………………………………………………….....Sustalı Bilal aldı götürdü Karaçay deresine, Söylesem ayıp olur sıktı tam neresine? Kaynatası mert adam sahip çıktı Birgül’e, Bebeğe isim için uzlaştılar Songül’e... Kırılınca kolları yen içinde kalırdı, Son kararı daima Rıza Baba alırdı. Bu defa iş bozuldu, karakolluk oldular. Mahkeme kararıyla hapislere doldular. Beş yıl yemişti zaten evvela Rıza çıktı. Çıkmazda davul zurna tören şölen açıktı. Bilal yedi on dört yıl, affa geldi yarısı, Çıktı geldi el öptü çok sevindi karısı. Yıldızı kararınca kabuğuna çekildi Sustalının üstüne tuzla biber ekildi. Hükümranlık bitince astı duvara sazı, Sükunete kavuştu Andırın’ın Çıkmazı... ... .. . |
kutluyorum güzel yüreğinizi saygılarımla..