Utangaçlığımı bana bahşet be kadın…Benden esirgediğin sesini ve teninin kokusunu Arsız zamanlara bahşet; Utangaç bir özür not düşüyorum gözlerine Ve en çok sevdiğim o boynundan öpüyorum be kadın. Şimdi sensiz çocukluğumun ürpertisinde seni bekliyorum… Düşemedi göçebeliğim yüreğine Belki de ıslak bir çamur gibi bulaştım tenine beni affet.! Ama sensizde olmaz ki be kadın, sensiz de olmaz… Kapatmak istiyorum sensizliği zikreden şom ağzımı Susmak, belki de susmak gerek bazen. Biliyorum kabak tadı bıraktım belki Kim bilir çok can sıkıcı melanet bir şeyim işte. Ama bütün suç benim mi, senin hiç payın yok mu bunda Ne işin vardı durup dururken şimdi sol yanım da, Eş anlamlı değil mi bana sensizlik ve ölüm. Ölümse eğer c/ezam Biraz daha kal gitme ne olur be kadın Sonbaharın henüz baharındayız bak; kal biraz daha… Korkma; Aşk gibi hayatta çift kişiliktir yalnız oynanmaz bu oyun Hiç bir mutluluğuna ortak olamadım henüz Alışmak istemediğim şeylere ansızın yakalanmışken bak Neler ettin bana beğendin mi yaptığını. Şimdi çoğaldıkça içimde senli düşlerde, bir çocuk büyütüyorum Tereddütlü sabahlara kalkarken ben Her sabah onunla seni konuşuyorum kaybetme korkusuyla. Sana sarılmayı sevdim ben be kadın Seni yaşamayı sevdim.! Şimdi yokluğuna sarılıyorken Yarınların özlemlerini düşledim koynunda. Ve ben Seni çok sevdim hayat oyununda. Hadi gel artık Tek kale maçı değil ki yaşam…!!! İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |